Türkiye ilginç bir ülke, sanırım dünyada bir benzer ülkeyi bulmak da olanaksız..
Ülkede ekonomi geriye gider, iktidardaki partileri destekleyenler, destekledikleri siyasetçilere toz kondurmazlar..
Onların hiç hataları olmadığını düşünürler..
Tüm olumsuzluklar ya dış güçlere bağlarlar, ya da kendilerinde ararlar..
Siyasetçilerimiz doğru yaptı da bizler bir yerde hata yaptık, onun için durum böyle derler..
İktidarı böyle de muhalefeti farklı mı?..
Onlarda tıpkı iktidar yanlıları gibi düşünürler..
Destekledikleri siyasetçi bilmem kaç kez siyasi rakiplerine yenilir, destekçileri yok o işini yaptı da, Rusya gibi dış güçler engelledi derler. Ya da “başkan iyi çalıştı ama biz hata yaptık, yenilgilere sebep olduk” diye fikir beyan ederler..
Demet Ergin kardeşimizin sosyal medyadan yaptığı bir paylaşım, ülkemizin hal-i pür melalini çok güzel anlatmış..
Bir yemek üzerinden anlattıkları ülkenin içinde bulunduğu duruma çuk diye oturmuş..
İçinde bulunduğumuz ruh halini enfes şekilde anlatan yazı şöyle:
“57 kişi aynı yemeği yiyorlar ve zehirleniyorlar çünkü yedikleri şey son derece sağlıksız ve üstelik bayat.
Hepsi farklı bulgular gösteriyor...
Kimisinin bilinci kapalı, ölümle pençeleşiyor.
Kimisi zayıf düşmüş ve ufacık kalmış.
İlginçtir bazıları aşırı kilo almış, bir sorun görünmüyor ama testler gösteriyor ki iç organları iflasın eşiğinde.
Yedikleri şey o kadar toksik ki kimisinin vücudu deforme olmuş, korku filmlerindeki yaratıklara dönmüş.
İçlerinde biraz mantıklı davranıp bu yemeği nispeten daha ölçülü tüketenlerde bile sorun var. Onların da akıl sağlığı zarar görmüş.
Görünen o ki yedikleri şey fizyolojilerine göre hepsinde farklı hasarlara yol açmış.
Aslında daha kalabalıktılar ama bazıları yediği şey yüzünden çoktan ölmüş.
Sonra bu 57 kişi başbaşa verip neden bu sağlık sorunlarıyla boğuştuklarını tartışıyorlar. Tüm bu olanların sebebini bulmaya çalışıyorlar.
Şimdi sıkı durun!
Sorunun yedikleri yemekte değil, kendilerinde olduğu sonucuna varıyorlar iyi mi!
Her biri diğerlerini bu yemeği nasıl yiyeceğini bilmemekle suçluyor. Sorunun yemekte olabileceğini akıllarından bile geçirmiyorlar. Bu olasılık bazılarının aklına geliyor, heyhat onlar da söylemeye cesaret edemiyorlar.
Bunu gören düşmanları da haliyle bu yemeği daha çok miktarda bunların önüne sürmeye başlıyor. Daha çok tüketiyorlar, tükettikçe de sağlıkları daha çok bozuluyor.
Oysa yapmaları gereken şey çok basit;
Bu zehirli bayat yemeği bir poşete alıp ağzını sıkıca bağlayacaklar ve çöp kovasına atacaklar.
(Demet Ergin)”
Nasıl, sizlere yakın dönemde yaşadığımız tartışmaları anımsattı değil mi?..
Ülkemizin ve halkımızın ahvali ancak bu denli güzel anlatılabilirdi…
Muhalefet nihayet uyanıyor mu?
Bizim muhalefet kaç seçimdir stratejisini Tayyip Erdoğan karşıtlığı üzerine kuruyordu..
Karşıtlık üzerinden politika üretiyor ve bu politikalarla Tayyip Erdoğan’ı yeneceklerini düşünüyorlardı..
Karşıtlık üzerine bina edilen politikalar ile Tayyip Erdoğan’ı yenme inancı, adına bazen Millet İttifakı, bazen Altılı Masa denilen muhalefet cephesiyle doruğa çıkmıştı..
Kemal Kılıçdaroğlu, muhalefet mahallesinin gazetecileri, anketörleri,mahalle sakinlerini Erdoğan’ı bu kez yüzde 60 oy alarak devireceklerine iandırmışlardı..
Mahallenin kimi sakinleri ise ANAP kökenli Ekrem İmamoğlu ya da ülkücü kökenli Mansur Yavaş ile Tayyip Erdoğan’ı farklı biçimde yeneceklerine inanmışlardı..
Kendilerinin inanmaları yetmemiş, mahalledeki komşularını da inandırmışlardı..
Mahalleli yüzde 60’la geliyoruz coşkusuyla gittikleri sandıktan hafızam beni yanıltmıyorsa, onüçüncü kez hayal kırıklığıyla evlerine dönmüşleridi.
O günden bu yana muhalefet mahallesinde moraller yerde, yılgınlık zirvede..
Lakin, hala Tayyip Erdoğan karşıtı politikayla Cumhurbaşkanı’nı devireceklerine inananlar var..
Ancak, geçtiğimiz günlerde okuduğum bir açıklama, muhalefet mahallesinde bazı kişilerin karşıtlık uykusundan uyanmaya ve gerçeklerin farkına varmaya başladıkları konusunda beni ümitlendirdi.
Muhalefet mahallesinde ilk kez biri, “sadece Tayyip Erdoğan karşıtlığı ile seçim kazanılamayacağı görüldü" dedi.
İyi Partili Ümit Özlale, Tayyip Erdoğan karşıtlığı dışında bir çözüm ortaya koyamadıkları özeleştirisinde bulundu.
Halbuki, yıllardan beri bunu söyleyenleri "dünyanın her yerinde iktidar eleştirilir siz iktidarı değil muhalefeti eleştiriyorsunuz" diyerek dikkate almadıkları gibi linç etmeye kalmışlardı.
Demek ki, aslında politika üretememek olan bu gerçeği anlamak için, “millet bizi çağırıyor” diye ortalıkta dolaşırken ittifak halinde milletten bir tokat yemek gerekiyormuş!