Adana’da termometreler 50 derecenin üzerine çıktı.
İnsanlar sıcakla imtihan oluyor. Klimalar görev yapamaz oldu. Yollardaki asfaltlar sıcaktan erimeye başladı.
Yıllarca ihmal edilen teknik alt yapı çalışmalarının yetersizliği nedeniyle de sıkıntılar nüksetmeye başladı.
Sıcaklardan trafolar patlar iken bütün sorumluluğu Enerji-Sa’ya yüklemek biraz haksızlık olsa gerekir.
Adana’da elektrik kayıp ve kaçak oranını da dikkate alacak olur isek ve buna bir de aşırı klima yüklemelerini ekler isek Enerji-Sa’ya fazla haksızlık edildiğini düşünüyorum.
Türkiye genelindeki teknik sorunların da Adana’daki elektrik kesintilerine etken olduğunu yazımızın başında hemen hatırlatmakta yarar görüyorum.
Bütün teknik alt yapıları eksiksiz olan hastanelerde bile elektrik kesintileri olup jeneratörler devreye giriyor ve biran ortalık kararıyor.
Ramazan ayında oruç tutan insanların çektiği durumu artık varın siz hesap edin.
Geçtiğimiz günlerde Enerji-Sa’nın Adana’daki yöneticileriyle bir sohbet imkânımız oldu. Bu sohbette Enerji-Sa rakamlarla Adana’ya elektrik alt yapısı ve hizmeti adına neler yaptıklarını anlattıklarında konu hakkında bilgi sahibi olmayan kişilerin de eleştirilerini haksız yaptıklarını bu görüşmeden sonra düşünür oldum.
Biraz da yurttaş olarak bizim çuvaldızı kendimize batırmamız gerekiyor.
Medeni şehirlerde gönül ister ki hiç elektrik kesintisi olmasın. Lakin yüksek ağaçların arasından, kaldırımların üzerinde elektrik direklerini daha tamamıyla biz yer altına dahi alamamış iken özel sektörün bütün bu sorunları anında çözmesini beklemek elbette haksızlık olur.
Daha düne kadar belediye meclislerinin gündemine elektrik trafolarının inşasına ait gündem maddeleri geldiğinde sorunun çözülmediğini orada görüyor ve yaşıyorduk. Bir mahallenin kullandığı enerji sarfiyatının altında kapasite ile çalışan trafolarla yıllarca hizmet verdi mevcut iktidarlar.
Sonra da ‘özelleştirme adı altında’ para getiren kuruluşları yenileyerek ayağa kaldırma yerine satmayı tercih etti.
Yanlış bir tane değil ki.
Dolayısıyla son günlerdeki bu enerji sarfiyatı artışındaki yüklenmeleri de yurttaş olarak bizler biraz ortaya çıkardık diye düşünüyorum.
Her evde en az iki adet klima var. Diğer sarfiyatlar şöyle dursun.
İmkanlar belirli, kapasite ortada. Ve sonrasında bizim bu sarfiyat artışını karşılamaları adına özel sektöre ‘buyurun görevinizi yapın’ diyoruz.
El insaf…
Elbette Enerji-Sa’nın da bu anlamda çalışma yapmamasını istemiyoruz.
Biraz bu arz-talep dengesi gibi oldu.
Sorunsuz bir yaşamın içinde mutlu bir yaşam sürmek elbette hepimizi hakkı. Bu hakkı da bize teslim edecekler bana göre mevcut iktidarlardır.
Aşırı sıcaklara dikkat ederek, bu imkanların ölçüsünde yaşamanın keyfine varın diyorum ve mutlu günler diliyorum.