Sağa kafalarını çeviriyorlar ‘seçimi kazanıyorlar’. Sola kafalarını çeviriyorlar ‘bu iş bitti’ diyorlar.
Yerel seçimlere sayılı günler kaldı. Adayların durumlarını izliyorum, kimseye ihtiyaçları kalmamış gibi hareket ediyorlar.
Seçmene elbette ihtiyaçları var. Akşam ev ve kapalı alan toplantıları yapıyorlar. Siyaset ağalarının hazırladığı ortamlarda kendilerini anlatıp ‘hadi, hep birlikte oy veriyorsunuz’ diyerek toplantılarını sonlandırıyorlar.
Basına, yerel gazetelere hiç mi hiç ihtiyaçları yok.
Eş, dost, tanıdık aracılığıyla yerel basını hatırlayıp sonrasında da ‘o işi halledin’ diyerek etrafınızdakilerden ricalarda bulunuyorsunuz. Arkası…
Arkası bağlar gazeli…
Çıplak gözle değerlendirmeye aldığımda tüm adayların basın ayaklarının zayıf olduğunu görüyorum. Bunun elbette birkaç nedeni var. Neden ne olur ise olsun, son dönemde hep söylediğim üzere sosyal medyayı ‘tanıtım alanı’ olarak gören siyasetçi kaybeder…
Elbette sosyal medya başka bir olay…
Oranın da kişilere faydası vardır. Bu demek olmuyor ki basın konusunda ihtiyaç duyulmasın.
Haklarında çıkan bir yazı olduğunda mutlaka arayıp sorma ihtiyacı duyuyorlar! Hatırlı kişileri araya koyarak ulaşıyorlar.
Sonrasında…
İşlem tamam, Allaha ısmarladık…
Yerel seçimlerin hiç bu kadar basın ayağından yoksun seyir ettiğini görmedim, yaşamadım. Yaygın basın konusunda da eleklerini eleyerek asmışlar duvara…
Siyasette ne eker iseniz onu biçersiniz. El yüzü yıkar, yüz de döner eli yıkar…
Seyhan adaylarına soruyorsunuz. Seçimi kazandılar, mazbatayı alacakları günü bekliyorlar. Bilmiyorlar ki daha seçime 50 gün var.
Daha çok su götürür bu iş…
Her konuda seçime bütçe ayıran siyasetçinin reklam ve tanıtım konusundaki yetersizliğini basın kuruluşları dışında başkaca platformlarda kapatacağını düşünmelerini doğru bulmuyorum.
Sözün özü, kısır döngü içinde siyaset yapıyorlar, yapmaya da devem ediyorlar. Yerel gazetelerinde bakış açısının ‘kör Allah’a nasıl bakar ise Allah’ta köre öyle bakar’ misali olacağının bilinmesinde yarar görüyorum.