24 Haziran seçimleri benim bakış açıma göre heyecansız geçiyor. Sanki sokakta bir seçim yapıldığına dair bir tek emare yok!
Bunun nedeni aslında bir tane değil. Birden fazla nedenleri var. Ben bunun nedenlerini bugün burada tartışmaya açacak değilim. Şunun şurasında seçimlere 19 gün kaldı. Yani yüzdük, kuyruğuna geldik.
Nedenlerini tartışmış olsak da değişen bir şey olmayacak.
Milletvekili adayı olan isimlerin bu kadar ‘amatörce’ bir seçim kampanyası geçirdiklerini bunca yıllık gazetecilik hayatımda ilk defa gördüm, tanıklık ettim.
Milletvekili adayları işi ‘hısım, akraba, tanıdık, eş, dost’ sayesinde götürmeye çalışıyorlar. Gittikleri yerler aynı, gördükleri insanlar aynı, aynı suratlar, aynı topluluklar…
Ziyaret ettikleri de, oy istedikleri de aynı isimler.
Amatörce diyorum, planlama da amatörce, seçmen denekleri de amatörce tespit edilmiş.
İnşallah iyi sonuç alırlar.
Benim burada vurgulamaya çalıştığım asıl konu, AK Parti’nin Adana’da iki bakanla seçim sürecini götürmeye çalışmasıdır.
Yani AK Parti, AB Bakanı Ömer Çelik ve Çalışma Bakanı Jülide Sarıeroğlu ile birlikte seçim stratejisini götürüyor ve iki bakanın da artıları ile halkın huzurunda partisine oy istiyor.
Halktan gelen talebi de aynı anda bakan olmalarının vermiş olduğu rahatlık ile çözüyorlar, ya da çözmeye çalışıyorlar.
Bakanların oy istemesi ile milletvekili adaylarının oy istemeleri elbette farklı oluyor.
İktidar partisi olarak AK Parti’nin ilçelerin genel sorunlarını çok yakından bildiklerinden ve bugüne kadar yaptıkları hizmetleri de, yapamadıkları ve ihmal edilen sorunları da iyi biliyorlar. Yani halkın ilçesine, bölgesine yönelik taleplerini onlar daha dile getirmeden kendileri dile getirip yapmış iseler ayrı bir tondan, yapmadılar ise yapacaklarına ait sözleriyle konuyu işliyorlar.
Bu da diğer partilere göre biraz daha önde olduklarının aslında bir ölçüsü gibi duruyor karşımızda.
ANAVATAN Partisi’nin iktidar dönemlerinde bakanların ilçeleri ziyaretleri sırasında devlet imkânlarını kullanarak halktan oy talep ettiklerine yönelik onlarca haber yaptığımı hatırlarım. Bu hissi bir şekilde bizlere geçirirlerdi. Bizler de haberlerimizde bu konuya dikkat ederdik. Bunu da ön plana çıkarır idik.
Görünen odur ki şimdileri bunu fazlaca hissetmiyoruz. Her iki bakanda alçak gönüllülükle halkın içini girip onlar gibi hareket ederek sağa ve sola da talimatlar vermeden, sizlerin birer evladıyız hissiyle halka yaklaşıyorlar.
Görüntü olarak da ortaya çok güzel bir görüntü çıkıyor böyle davrandıklarında.
Sizin anlayacağınız 24 Haziran seçimleri sonucu itibariyle Adana’nın kaderine direk etkisi olacak bir seçim olacak. Buradan bakınca bunu görüyoruz.
Dolayısıyla her yurttaşın kullanacağı bir oyun dahi önemi büyük. Yurttaşın da bunun idrakine vararak hareket etmesi gerekiyor.
Yarına dair pişmanlık duyulmaması adına yurttaş sandığa giderek oyunu kullanacak, kullanmak durumunda…
İktidar partisi olarak AK Parti’nin bu dönem milletvekili aday listesi de önceki dönemlere göre çok daha yerli yerine oturan bir liste olmuş. Toplumun her kesimine hitap eden bir liste var önümüzde.
Listedeki yerleri de partiye oy getirecek nitelikte.
Bunun da sandıktaki yansıması artı mı olacak? Onu da 24 Haziran akşamı göreceğiz.
Adana’nın daha çok hizmete ihtiyacı var iken ben her Adanalının oturup biraz kafa yorarak 19 Haziran tarihinde Adana’ya gelecek olan Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gelişinden önce iyi dersine çalışıp ‘Adana’nın ihtiyaçlarını listelemesini’ istiyorum. Bu ihtiyaç listesine göre de Adana’nın ihtiyacı olan hizmetleri döviz yaparak Sayın Cumhurbaşkanından seçim vaadi olara talep etmeleri gerekir diye düşünüyorum.
Kendi adıma iki adet hizmetin önceliği olabilecek konuyu da ben buradan dile getirip sözlerimi noktalamak istiyorum.
Bana göre, acil hizmet ihtiyaçlarının başında ‘Çok amaçlı kültür merkezi’ birinci sırada geliyor. İkincisi de kapasitesi yüksek olan spor salonu ihtiyacımız var. Sayın Cumhurbaşkanının son Adana’ya gelişleri sırasında da bu ihtiyaçlar sırıtarak ortaya çıktı. Adana’ya yakışan bu iki dev hizmeti Ak Parti iktidarının acilen yatırım programına alması gerekir diyorum.