Politikacıları ATM ile kıyaslamak ne kadar doğru olur bilmiyorum ama bir tespitle karşılaşınca kıyaslama ihtiyacı hissettim.
Bu tespitte aynen şu ifadeler yer alıyordu. “Politikacıyı okul, yol, hastane yaptı diye alkışlamak, sizin paranızı size geri veren ATM makinesine teşekkür etmek gibidir”…
Politikacının asli görevleri arasında yer alan hizmetlerden bahsediyor işin özünde. Çağımızın temel ihtiyaçlarından, olmaz ise olmazlardan bahsederken teşekkür etmenin de anlamsız, gereksiz olduğunu durum tespiti olarak ortaya koyuyor.
Bunu yerele indirgeyecek olursak, belediyelerin yol, kanalizasyon, içme suyu, asfalt gibi hizmetlere teşekkürün ATM’ye teşekkür etmek gibi bir sonuç ortaya çıkıyor aslında. Belediyelerden gelen haber bültenlerine bakacak olursanız büyük bir çoğunluğu ATM’lere teşekkür etmeye yönelik(!) hizmetler olduğunu görürsünüz. Yani sıradanlaşan hizmetler…
25 yıl sonra siyasi anlamda başarılı olarak yerel yönetimleri kazanan CHP’li belediyelerden insanlar çok şey beklediler. ‘Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak’ diye yola çıkan belediye başkanlarının beklentileri yükseltip bugün ise gelinen noktada sadece ‘ATM’lere teşekkür gibi hizmetler’ üretiyor olması da çok manidar değil mi?
Her belediye kendi dünya görüşüne yakın kuruluşlar ile istişare içine giriyor. Kendine yakın isimlerle çalışıyor. O isimler üzerinden hareket ederek siyaset yaptığı içinde diğer kesimi görmezlikten geliyor. Sonrasında da sıkıntıları yaşamaya başlıyor. Bunu her belediye ve her belediye başkanı yapıyor!
Seçim kaybedenler de seçimi kazananlara yönelik onu çalıştırmamak, engel olmak adına ellerinden ne geliyor ise yapmaya çalışıyor. Aksine çalışma gösterip engel politikasını geliştiriyor. Olmaması gereken bir davranış aslında…
ATM’lerin belirli dönemlerde arıza yaptığı gibi yerel yönetimler de arıza yapıyor ara sıra… Bu arızanın giderilmesi de öyle kolay olmuyor elbette.
Bir belediye başkanı düşünün. Bir dönem önce bir partiye mensup, ikinci dönem başka bir partiden seçilip kazanmış ve başkaca bir partinin mensubu. Belediye başkanı aynı başkan. Yani aynı isim. Lakin iki ayrı dönemde aynı ilçede yaptığı hizmetler, halka yaklaşımı ve ortaya çıkan sonuç endeksli hizmetleri farklı…
Bunun adı siyaset oluyor! Altından kalkılamayacak yanlışlıkların da ortaya çıkması bu sonuç itibariyle kaçınılmaz oluyor.
Son günlerde aklıma takılan bir konuyu buradan dile getirmek istiyorum. Siyasette ‘trenden inenler bir daha trene binemez’ sözünü işittik yakın siyasi tarihimizde. Özellikle iktidar partisi olan Ak Parti bu cümleyi çok kullandı. Trenden inerek başkaca partiye gidenlere yönelik söylendi bu cümle.
Trenden inerek arkadan gelen trene binen bu yerel siyasetçiler bugünlerde eski kaçırdığı trende yer alan önceki yol arkadaşlarıyla bir araya gelmeye başladılar. Yani trenden inenlere kızanlar ile trenden inenler aynı fotoğraf karesinde yer almaya başladılar. Sanırım burada bir yanlışlık var…
Ya önceki açıklamaları yapmayacaklardı, ya da bugünkü tabloyu ortaya koymayacaklardı!
Yine de o şehir adına onların bir araya gelmelerine seviniyoruz. El birliği ederek, güçlerini birleştirerek temsil ettikleri şehre hizmet ederseler kazanan o şehrin halkı olur… Siyasetçinin elinin kolunun bağlanması demek, o şehre kötülük yapmak demektir.
ATM’ye teşekkür etmeden, ‘hakkımız olanı alıyoruz’ mantığı ile siyasetçiyi değerlendirir isek hakkımızı savunuruz. Daha çok hizmet isteyerek rahat bir hayat yaşamanın keyfine varırız. Bu nedenledir ki trenden inenler ile başka trene binenlere kızanların bir araya gelmelerinde bence hiçbir sıkıntı yok.
Türk insanının hayat düzeyini rahatlatacak, ekonomilerini ayağa kaldıracak hizmetler yapılır ise kimin ne olduğuna bakmadan bu insanlar kendilerine hizmet edeni başının üstünde taşır.
Sizde hakkınızı aramayı sürdürün lüften.