Dünyanın başına bela olan Korona virüsünün hem maddi hem de manevi anlamda en çok etkilediği ülkelerden birisi olduk maalesef. İşin kötüsü herkesten sonra bize uğramış olsa da her gün yeni vakalar ve ölümlerin ortaya çıkması canımızı daha çok yakıyor. Bu kapsamda devletin hızlıca aldığı tedbirler var ama görülüyor ki bu kararları uygulama noktasında yerel yöneticilerin bir kısmı işi ağırdan alıyor. Yani devlet bu süreçte sınıfı geçmek için çok çalışıyor, süreci en az zararla atlatmaya çalışıyor ama seçilmiş veya atanmış yerel yöneticileri yüzünden başarılı olamıyor.
Bu başarısızlıktaki en büyük etkenlerden birisi de yerel yönetimlerin olaya yeterince konsantre olamaması. Maalesef o başarısız şehirlerden birisi de Adana. Hâlbuki sürecin başında Adana Valiliği basınla ilişkileri sıkı tutmuş ve toplumu bilgilendirmek için birçok kanaldan atağa geçmişti fakat nedendir bilinmez birden bire bu akış kesildi. Yapılan uygulamalar rutine döndü. Devletin aldığı kararlar uygulanmakta geç kalındı ve şuan halk arasında büyük bir dedikodu ağı dönüyor. Eğer siz doğru bilgi ile vatandaşı besleyemezseniz vatandaş sağdan soldan duyduğu yalan yanlış bilgilere inanmaya başlar. Üstelik bunların doğruluğunu sorgulama ihtiyacı bile hissetmeden.
Bir gazeteci olarak geçtiğimiz hafta Tufanbeyli hariç Adana'nın tüm ilçelerine gittim, vatandaşlarla görüştüm. Bir ilçede söylenen efsane başka bir ilçede mahalle ismi veya konuya muhatap virüslü (!) şahsın işi değiştirilerek halk arasında dolaşıyor. Neredeyse her ilçede insanlar; "Virüs burada da görülmüş. Şu kadar kişi karantinaya alınmış" şeklinde hikâyelere inanmış ve gelene geçene anlatıyor. Konuyu yeni duyan da bir başkasına, üstüne biraz daha ekleyerek anlatıyor. Sonra ortalık gerçekleşmemiş ama halkın inandığı olaylardan geçilmez oluyor. Hani derler ya, "Köyün başında bir yalan atmış çıkışında kendi yalanına inanmış" diye aynen o durum var ortalıkta ama ne Adana Valiliği ne de Büyükşehir Belediyesi yetkilileri bunun farkında değil.
Adana Valisi Mahmut Demirtaş çalışkanlığı ile bildiğimiz bir isim ancak bu sürecin ikinci evresinde karar almakta zorlanıyor gibi bir izlenim veriyor. Bazen illaki yukarıdan emir beklemek gerekmez. İnisiyatif almak şart olur. Mesela asker uğurlama törenleri. Bunu yasaklamak için İçişleri Bakanlığı'ndan bir emir beklemeye gerek var mı? Hem zaten yasak değil miydi? Ben bile Valilik yetkililerinden önce durumun vahametini sosyal medya hesabımdan paylaştım. Benim gördüğümü yetkililer göremedi mi? Gördüyse engel olmakta neden geciktiler?
Büyükşehir'e gelince. Her konuda şehrin en ücra köşelerinde bile Başkan Zeydan Karalar'ın boy boy fotoğraflarının olduğu reklamlar vardı bilboardlarda. Neden bu konuyla ilgili bir şey yapmadılar bu güne kadar? Sanırım sayın Başkan bir iki dezenfekte çalışmasında röportaj verip bunu sosyal medyadan yayınlamayı yeterli gördü. Böylece, “Nasılsa tüm Adanalı gördü. Bilboard reklamını gerek yok" diye düşündü. Ortalıkta göremediğimiz YAMANlar için yapılan reklam Korona Virüs tedbirleri için çok görüldü.
Hem Valilik hem Büyükşehir Belediyesi noktasında daha çok örnekler verebilirim. Bu konuda heybem dolu ama çok gerekli görmüyorum. İlçe belediyelerine ise hiç girmiyorum. Yöneticilerimiz olumlu bir iş yaptıkları zaman bunları yazdığımızda teşekkür etmeseler de eleştirince bize kızıyorlar, kızdıklarını da çeşitli kanallardan dile getiriyorlar ama kızmasınlar. Onlar koltuklarında bugün var yarın yok oysa biz, Allah izin verdiği müddetçe hep bu şehirdeyiz. Burada doğduk ve burada öleceğiz. Çabamız ve eleştirilerimiz daha iyisinin yapılabilmesi için.
HADİ BAKALIM PAMUK ELLER CEBE
Herkes Korona virüsün sağlığımıza etkilerini konuşuyor şuan için ama maalesef çok az kişi ekonomik etkilerini dile getiriyor. Geçtiğimiz yazı da da belirtmiştim. Öyle veya böyle dünya görünmez bir düşmanla savaş halinde ve herkes bu görünmez düşmana karşı kendi gardını almış durumda ama alınan önlemler görünmez düşmandan çok görünür düşmanlara karşı gibi. Büyük bir ekonomik kriz kapıda. Üstelik sanki 2008'dekinden çok daha sert geliyor.
Geçtiğimiz gün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ve ardından çeşitli bakanların açıkladığı tedbirler güzel ancak yetersiz. Alınan önlemlerin bugünü kurtaran değil yarını düşünen önlemler olduğunu görebilmeliyiz. Şuan için başta Cumhurbaşkanı olmak üzere hangi devlet yetkilisi konuşsa umut verici konuşuyor ama bunlar halkta tam olarak makes bulmuyor maalesef.
Büyük mağazalar, AVM'ler ardı ardına kepenk indiriyor. Spor müsabakaları iptal edildi. Eğlence mekanları kapatıldı. Yani piyasada artık para dönmüyor. Burada çalışan işçiler için ne yapılacak mesela? Evde kalmamız isteniyor. Tamam kalalım ama evde kaldıkça doğal gaz, elektrik, su daha fazla harcanacak daha fazla gıda tüketilecek yani daha fazla paraya ihtiyaç duyulacak ama işinden olanlar bırakın daha fazla parayı normal maaşlarını alabilecek mi? Memurlar için hava hoş ama işçiler, hele asgari ücretle geçinmek zorunda olan, bir de kirada oturanlar ne yapacak?
Devlet bir takım tedbirler aldı. Dedik ya; güzel ama yetmez. Daha fazlası lazım ancak her şeyi de devletten beklememek lazım. Yanında bir iki kişi çalıştıran küçük esnafın yapabilecek bir şeyi yok belki (işte devlet en çok bunlara sahip çıkacak) ancak büyük büyük işletmeler, her gün yüz binlerce lira kar elde eden, şehirde üç-beş şube açan işletme sahipleri kusura bakmasın. Böyle bir durumda elini taşın altına koymalı ve işçilerinin maaşlarını kesintisiz bir şekilde ödemeliler. O paraları da bugüne kadar mesai yaptırıp da vermedikleri ücretlere saysınlar.
Bankalar, telekominikasyon şirketleri, çok uluslu kuruluşlar vb. bu süreçte devletine yardım etmeyecek de ne zaman edecek? Hadi bakalım pamuk eller cebe efendiler. Hepinizden bu ödemeleri yapacağınızı beyan ettiğiniz açıklamanızı bekliyoruz. Ekmeğini yediğiniz şehir için, sayesinde yalılarda, villarda oturup son model araçlarla gezdiğiniz bu halk için yapabileceğiniz bir şeyler var değil mi?
BEĞENDİM
* Milli Eğitim Bakanı'nın ilk tenefüs sözünü ve sonrasında birçok il ve ilçe yöneticisinden gelen destek twitlerini
* İmamoğlu Kaymakamlığı ve Çukurova Belediyesi'nde başlatılan ziyaretçilerin ateşlerinin ölçülmesi uygulamasını
* Sağlık Bakanlığı ve sağlık çalışanların can siperane çalışmalarını ve vatandaşın onlara manevi desteğini
BEĞENMEDİM
* Her gün neredeyse yüzde yüz artan Korona virüs vaka ve ölüm sayısını
* Türkücü Zülfü Livaneli'nin her.okolog gibi davranıp, reçete twitlemesini
* Tüm uyarılara rağmen işi olmadığı halde kalabalık ortamlara giren sorumsuzları