Farkında mısınız bilmiyorum ama bir tarihe tanıklık ediyorsunuz.
Yok, öyle sıradan bir tarihe tanıklıktan bahsetmiyorum.
Cumhuriyet kurulduğundan bu yana kurucuları da dâhil kimseye nasip olmamış bir siyasi başarı öyküsünün nasıl tepetaklak yok olmaya doğru gittiğine şahit oluyorsunuz.
17 yıldır ülkeyi tek başına yöneten kadroların birbirini yiye yiye o mirası tükettiğine
Ellerinde kalanı da son bir çırpınışla tüketeceğine dair bir tanıklık bu.
"Durun! Siz kardeşsiniz" diye endişe ile bağırırken
Ara dayağı yese, en büyük hasarı alsa da milletten yana yüzünü dönenlerin
Derdi gerçekten ümmet olanların,
Geçmişteki o eski Türkiye'ye dönmekten kaçanların
Korku filmi izler gibi izlediği bir tanıklık aynı zamanda..
Sanki dava kardeşliği dedikleri şey miadını doldurdu
Sanki hiç birisinin bir amacı, ideası kalmadı
Ve sanki bütün sıkıntılar bitmiş, zafer kazanmış gibi pastadan daha büyük pay alayım diyerek ganimet derdine düşmüş Uhud Savaşçıları gibi
Herkes rakibini bırakmış ve birbirine sarmış durumda.
Pelikan Darbesi kanatmaya devam ediyor ve bu artık kimsenin umurunda değil.
İstanbul Şehir Üniversitesi üzerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan ile eski Başbakan, yeni muhalif lider Davutoğlu arasındaki tartışmada iki tarafın da haklı olduğu yada haksız olduğu konular var ama kılıçlar tam manasıyla çekildi.
Bundan sonra birbirlerini yaralaya yaralaya seçimlere kadar gidecekler.
Ve eğer yazdıklarımda isabet ettirmişsem Allah ömür verdiğinde seçim gecesi iktidarın da el değiştirdiğine tanıklık edeceksiniz.
Sanki Ak Parti'nin içine CHP kaçmış da seçim öncesi var gücünü kendi içindeki muhalifleri bitirmek için harcıyor
Böylece, iktidar olamasak da "Aman ağzımızın tadı bozulmasın Ali Rıza Bey" der gibi bir tavır takınıyor.
Tabi, birçoğu heybesini doldurdu, yükünü tuttu nasılsa.
Ak Parti 2001'e dönüyor ama bu dönüş bir öze dönüş değil.
Bu, yokuş aşağı kontrolsüz bir şekilde hızla giden bir arabayı durdurmaya çalışmak yada kontrolü ele geçirme çabasından çok
İnadına ve hırsla gaza basma yarışı..
Herkes elini direksiyona ayağını ise gaza atmaya çalışıyor sanki
Böylesi, safraların atılması için daha hayırlı olur belki de..
Bekleyelim, görelim.
ADANA'DAN NE HABER?
Bu yazıda size 31 Mart seçimlerini büyük bir umutla bekleyen ancak geçen 8 ayın ardından bir kaç ilçe hariç Büyükşehir ve diğer tüm ilçelerde hüsrana uğrayan Adanalılardan söz edecektim ama vazgeçtim.
Nasılsa yazdığımızda da bir şey değişmiyor, söylediğimizde de.
Eskiden ismi olumsuz bir haberde geçen insanın yüzü kızarır velev ki bir hata yapmışsa ve biraz gururluysa özür diler, istifa eder, o hatayı bilerek ve isteyerek yapmışsa ve gururu da yerlerdeyse pişkin pişkin kendini savunur ama mutlaka bir açıklama yapardı.
Şimdiyse hepsi sus pus. Herkes her şeyi biliyor ama kimse bir şey demiyor. Ülkeyle beraber maalesef Adana'nın da üzerine müthiş bir ölü toprağı serpilmiş durumda.
Belediyelerdeki, partilerdeki vurdumduymazlığa, başıboşluğa alıştık derken şimdi de resmi devlet kurumları çıktı başımıza. Her gün gazetelerde, televizyonlarda, sosyal medyada gördüğünüz kurum müdürleri ile ilgili öyle ahlaksızca, öyle arsızca, öyle akıl almaz yolsuzluk haberleri geliyor ki zamanla medyaya yansıyan konular gerçeğin yalnızca yüzde birini oluyor. Sizce bütün bunları ben duyduysam yetkili ve etkili kişiler duymamış mıdır? Peki, neden susuyorlar?
Yok canım. Hiç kimse bana; "Herkesin bir üst makam derdi var da ondan" yazdıramaz.
E! Şimdi siz söyleyin o vakit. Herkesin sustuğu ortamda biz konuşunca ne oluyor ki. Yine de yazmaya devam edeceğim. Anlatsam tesiri yoksa da susunca gönül razı değil çünkü.
SON DEDİKODULARI DUYDUNUZ MU?
* Adana'da bir etkili ve yetkilinin hakkında soruşturma başlayınca kalp krizi geçirdiğini?
* Bir başka etkili ve yetkili bir kişinin adının taciz iddiasıyla gündeme geldiğini?
* Tacize uğradığı iddia edilen kadının görev yerinin değiştirilerek konunun kapatılmaya çalışıldığını?
ÇOK ÖZLEDİK BE ABİ!
* Sobada pişen kestanelerin kalabalık bir aile içinde çocukların gürültüleri arasında yendiği günleri
* Konu komşu toplanıp hep birlikte pikniğe gidilen ve kimsenin kimseye yan gözle bakmadığı günleri
* Zulüm, baskı görsek de zorluklar yaşasak da bu millete çağ açıp-kapattıran o mübarek ruhun kırıntılarını bari hissettiğimiz günleri