Yazılarımı takip edenler siyasi görüşümle ilgili iyi kötü bir fikir sahibi olmuşlardır. Bu duruşumdan da taviz vermediğimi yine hem takipçilerim hem de beni yakından tanıyanlar çok iyi bilir. Ancak mevzubahis gazetecilikse ben mesleğimin gereklerini yerine getiririm. Bu yüzden de şuan mecliste milletvekili olan olmayan hemen her siyasi partinin temsilcisi ile yaptığımız programların ardından nezaket içinde bitmiştir programlarım.
Bilirsiniz, Batılılar, Sezar'ın hakkı Sezar’a der. Biz de ise bu sözün karşılığı, "Yiğidi öldür ama hakkını yeme" şeklindedir.
Bugünkü köşe yazımda uzun zamandır yazmayı düşündüğüm ancak gündemin yoğunluğu nedeniyle bu zamana kadar geciktirdiğim bir konuyu sizlerle paylaşmak istiyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi son genel seçimlerle birlikte Adana’da 4 milletvekili çıkardı. Ayhan Barut, Burhanettin Bulut, Orhan Sümer ve Müzeyyen Şevkin.
Seçimler öncesinde neredeyse her partiden tüm adaylarla canlı yayınlar yapmıştım. Dolayısıyla milletvekili olarak parlamentoda şehrimizi temsil eden bu dört isimle de birkaç kez canlı yayınlar yaptım, sorular sordum. Zaman zaman CHP'nin düzenlediği etkinliklerde de ayaküstü röportajlar gerçekleştirdim.
Gazeteciliğin doğası gereği tüm adaylarla olduğu gibi onlarla röportajlar yaparken de özellikle kamuoyunun sesi olmak adına bazen hoşlarına gitmeyecek sorular da sormuştum ama hep nezaketle karşıladılar ve tüm sorulara içtenlikle cevap verdiler. Bu durum, adaylar için normal görülebilir ancak milletvekili seçildikten sonra da bu nezaketlerini hiç kaybetmediler. Hatta o dönem hep birlikte gerçekleştirdikleri medyaya yönelik ziyaretlerinin ilkini de çalıştığım kuruma yaptılar.
Adana'da yayımlanan günlük gazeteleri takip ediyorsanız mutlaka gözünüze bir ayrıntı takılıyordur. Hangi gazeteyi açarsanız açın CHP Milletvekillerinden en az ikisinin haberi ilk sayfadan okuyucu ile buluşur. İç sayfalarda da diğer iki vekilin haberleri mutlaka vardır. Bunun tek nedeni o gazetelerin başında bulunan meslektaşlarımızın siyasi görüşleri değil aynı zamanda CHP Adana Milletvekillerinin çalışkanlığıdır.
Mesaj kutuma her gün CHP Milletvekillerinden bir mail mutlaka gelir. Üstelik bunların neredeyse tamamı televizyonların da yayınlanması için görüntülü servis edilen haberlerdir. (Burada da bir hakkı kendime teslim edeyim. Zamanında hem Sayın Vekillerimize hem de kıymetli danışmalarına çok defalar videolu haber servis etmeleri noktasında çok ısrar ettim. Bunu en iyi CHP'liler uyguladı.)
Açıkçası, Ak Partili Milletvekillerinden aynı performansı göremiyoruz. Aslında bakarsanız iktidar milletvekillerinin Adana'nın sorunlarını medya aracılığı ile gündeme getirmelerini beklemiyoruz. Aklı başında hiç kimse de bunu beklemez ancak hükümetin Adana'ya yönelik yatırımları ile ilgili konuları veya bu konuların hangi aşamada olduğuyla ilgili bilgilendirmeleri de pek gündeme getirdiklerini göremiyoruz.
MHP'li milletvekillerinin de Adana ile ilgili neredeyse hiçbir çalışma yok.
İyi Parti'de zaman zaman bir parlama oluyor ancak onlar da bu sıralar yaşadıkları sıkıntılar ve bir milletvekilinin ayrılığının oluşturduğu boşluğu doldurmakla uğraşıyorlar.
HDP milletvekilleri ile ilgili ise yazacağım çok fazla şey yok. Çünkü asıl dertleri Adana'dan önce partilerinin genel siyaseti olunca sorsanız Adanalıların yüzde 99'u isimlerini bile bilmez ki bunlara HDP'liler de dâhil.
Dolayısıyla yaşanan bu boşluğu CHP Adana Milletvekilleri üstelik hakkını da vererek dolduruyorlar. Açıkçası en beğendiğim duruşları da iktidar ile ya da Cumhurbaşkanı ile ilgili düşüncelerini partinin üst kademelerine bırakmış olmaları. Direk muhatapları oldukları Bakanlara yönelik çağrıda bulunuyorlar. Bunların istisnaları çok az zaman oldu ve bence yanlış yaptılar ancak kısa zaman sonra tekrar Adana'nın gündemine dönerek asıl sorumluluklarını yapmaya uğraştılar, uğraşıyorlar.
Sığ politika derdinde değiller. Ben her düşüncelerine katıldığımı söyleyemem ancak kendi siyasi duruşları noktasında bence çok önemli bir çalışma içerisindeler. Elbette ki burada doğru ve işini bilen basın danışmanları ile çalışmalarının da büyük artısı var.
En önemli artılarından birisi de bence şu; Hangisini, günün hangi saati ararsanız arayın telefonunuza çıkarlar. Eğer o an acil bir toplantıları varsa sizi bilgilendirir ve ilk fırsatta size geri dönüş yaparlar.
Yazının başında da belirtiğim gibi bu yazı bir hakkı teslim etme yazısı. Bu noktada Adana için yaptıkları çalışmalar nedeniyle Ayhan Barut'a, Burhanettin Bulut'a, Orhan Sümer'e ve Müzeyyen Şevkin'e teşekkür ediyorum.
İdeolojiler bir tarafa, Adana bir tarafa…