Öteden beri hep şunu savundum; Kente gelen siyasetçileri, sanatçıları, spor adamlarını bir araçla havaalanından alıp D400 karayolu üzerinden istenilen alana götürüp, kentin en güzel yerlerinde yemek yedirip göndermek ile bu şehre hizmet edilmez.
Mesela şehre bir Vali atandığında Adana’ya geldiği ilk gün daha makamına uğramadan, "Evet efendim"ci çokbilmişlere (!) kulak asmadan Seyhan’ı, Yüreğir’i, Sarıçam’ı, Çukurova’yı bir görmeli. Hadi varoşlarından vazgeçtim. En gelişmiş denilen mahallelerine gitsin. Gitsin ki nasıl bir kente geldiğini gözleriyle görsün. Bu söylediklerim sadece şehre atanan Vali için değil aslında bir bakan için de geçerli, Cumhurbaşkanı için de…
Kırmızı ışıkta durmadan, gideceği yollar asfaltlanarak yapılan göz boyamalarla belki siyasetçileri kandırabilirsiniz ama bu halkı kandıramazsınız.
Düşünsenize bu şehre geçtiğimiz yıl 5. Uluslararası Adana Lezzet Festivali’ne katılmak için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geldi. Festival alanına giriş yaptığında kendisini özel olarak ayrılmış bölüme yönlendirdiler. Festival alanının en köşesinde bir bölümdü burası. Halktan neredeyse kimse yoktu. Her şey dört dörtlüktü. Böyle bir yere gelen, bu alanı gören ve hiçbir olumsuzlukla karşılaşmayan siyasetçi elbette her şeyin çok iyi olduğunu düşünür ve kente katma değer sağlayacak, eksikliği giderecek bir şey yapma derdine düşmez.
Aynı durum yerel siyasetçilerde de var ama onlar kenti de sorunları da bildikleri için başka yöntemler denerler. Mesela hep suç bastırır, bazen kuşa, bazen “Cambaza bak!" diyerek hatalarını asla kabul etmezler.
Örneğin; Zeydan Karalar. Allah var. Adana Büyükşehir Belediye Başkanı olduğundan bu yana çok güzel algı yapıyor. Tabi başta selefi Hüseyin Sözlü olmak üzere insanlar tarafından kendisine farklı yakıştırmalar yapılsa da süreci kendi adına çok güzel yönetiyor. Öyle olmasa kentte hiçbir şey yapmadan, taş üstüne taş koymadan hala halkın desteğini arkasına alabilir miydi?
'Adanalılık' havasından taviz vermeyen Başkan kavgadan kaçmıyor, hizmet yapamamasının bedelini bazen Pandemi koşullarına, bazen iktidara, bazen de belediye meclisine atarak hiçbir sorumluluk almadan gemisini yürütüyor.
Son zamanlarda da özellikle toplumsal konulara karşı çıkışlarıyla gündemde. Bunun nedenini düşündüğümde aklıma tek bir ihtimal geliyor. Sanırım Zeydan Başkan şunu düşünüyor; "İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Bolu, Hatay gibi CHP’li başkanların yönettiği şehirlerde de bir hizmet yapılmazken onlar sürekli medyanın gündeminde ama ben kavga gürültü çıkarmazsam hiç haber olamıyorum. O yüzden toplumun sinir uçlarına dokunmam lazım."
Eğer hizmet yapmak gibi bir düşüncesi yoksa kesinlikle haklı. Burada hepimizin Zeydan Başkan’ın bu tutumuna destek vermemiz gerekir. Nihayetinde böyle devam ederse bir daha göremeyeceği makamı işgal ederken en azından diğer CHP’li belediye başkanları kadar gündem olmak onun da hakkı. Üstelik diğer başkanlar bize yabancı ama Zeydan Başkan içimizden biri.
İyi güzel de olması gereken gerçekten bu mu? Zeydan Karalar az önceki varsayımım gibi değil de şöyle düşünse daha doğru olmaz mı? "Diğer başkanlar kavgayla gürültüyle, algıyla kendini gündemde tutuyor ama ben hizmetlerimle gündeme gelmeliyim. Adana halkı bugüne kadar bana güvendi ve çok kıymetli makamları emanet etti. Ben de bu emanete sahip çıkıp Adanalılara en güzel hizmeti vermeliyim."
Dikkat edin işe başladığı ilk günden bu güne Zeydan Başkan hep bir polemiğin, kavganın içinde. Şimdi de tam da okulların açılacağı bir dönemde Adana’nın her köşesini şantiye alanına çevirdi.Önemli pek çok bulvar kapalı ya da tek şerite düştü. Trafik felç. Yarın okullar açıldığında asıl sıkıntıyı yaşayacak ama umursamıyor. İşin garibi bununla da övünüyor. Üç yıl boyunca tek bir çivi çakmadan oturdu. Şimdi şehrin tüm yollarını felç etmenin adına hizmet diyor.
Teşekkür etmemiz gerekiyorsa edelim. Mesela; Ray Sokak. Uzun bir alan yıllar sonra asfaltlandı. Geniş bir yol açıldı ancak bu yıllar süren mücadelenin ardından yapılan kamulaştırmalar sırasında ortada mertek gibi duran elektrik direkleri neden kaldırılmadı? "Bazı aklı evveller elektrik direklerini Zeydan Karalar mı kaldıracak?" diyebilir ama meselenin nasıl yapılacağını ben anlatmayayım. İşini bilen bunun da nasıl olacağını zaten bilir. Ayrıca yol karanlık. Şerit yok. Eğer bir düzenleme yapılmazsa yakında çok sayıda ölümlü kaza haberi almamız işten bile değil. Gerçi Türkmenbaşı, Öğretmenler Bulvarı gibi alanlarda yaptığı düzenlemeleri görünce insanın o meşhur hikayedeki gibi "Bırak dağınık kalsın" diyesi geliyor.
Şehrin sıkıntıları artarak sürerken, neşter vurulması gereken onca yaramız, çözüm bekleyen onca sorunumuz varken Sayın Başkan yine bir sosyal medya kahramanlığı örneği sergileyerek en büyük derdimiz sanki buymuş gibi Aleyna Tilki’yi Adana’ya davet ettiğini açıkladı. Hem de 29 Ekim’de. Cumhuriyet’in kuruluşunun 100. Yılında, 30 Ağustos Zafer Bayramı’nda Ceyhan Belediye Başkanı Hülya Erdem’in İlkay Akkaya’yı davet etmesi yetmedi Zeydan Başkan çıtayı bir üste taşıdı. 29 Ekim’de Aleyna Tilki’yi Adana’ya çağırdı.
Ne yapacak? Aleyna’ya Cumhuriyet’i yeniden mi ilan ettirecek?
Adana gibi başkan Zeydan. Vurdumduymaz, vizyonsuz, pervasız, gam yok, dert yok, tasa yok yok... Şehir buna layık
Adana bitik