Bereket, kesilmeyen mânevî bir bolluktur. Bereket, tarif edilemeyecek bir saâdettir.
Bereket, Cenâb-ı Hakk’ın biz kullarına bahşettiği bir lütuftur. Bereket, «Tebâreke» vasfıyla Rabbimiz’i andığımız; «Allâhümmebârik» ifadesiyle salevatlarımızı süsleyen ilâhî bir neşedir.
Adamın biri İbrahim Ethem Radiyallahuanh ile tartışır ve Bereket diye bir şey yoktur, inanmıyorum der. İbrahim Ethem: Koyunları ve köpekleri görüyor musun? der.
Adam: Evet
İbrahim Ethem: Hangisi daha çok doğurur?
Adam: Köpekler yediye kadar, koyun ise en fazla üçüz doğurur der.
İbrahim Ethem: Etrafına baktığında hangilerinin daha çok olduğunu görürsün
Adam: Koyunlar çoktur der.
İbrahim Ethem: Peki, sürekli kesilen ve sayısı azalan koyun değil mi?
Adam: Evet der.
İbrahim Ethem: İşte bereket budur!
Adam: Niye böyle olur Koyun neden köpeklerden daha fazla olur? Diye sorunca;
İbrahim Ethem der ki: Çünkü koyunlar gecenin ilk saatlerinde yatar, şafaktan önce de kalkarlar. Böylece rahmet saatini idrak eder ve üzerlerine bereket yağar. Ama köpekler, gece boyunca havlarlar.
Sonra şafak vakti yaklaştığında düşer yatarlar. Böylece rahmet saatini idrak etmezler ve bereketleri alınır.
Şimdi nefsimize dönüp, boş geçirdiğimiz gecelere, sabaha kadar yaptığımız boş programlara bakıp, bizden, mallarımızdan, çocuklarımızdan en büyük ganimeti nasıl kaybettiğimizi düşünelim!
Rabbim cümlemize Nefs-i mutmainne derecesine ulaşan kullarından olmayı nasip etsin.
Büyüklerimiz, bereket vesilesidir. Büyüklerimizle beraber olunan mekânlar, büyüklerimizle geçirdiğimiz zamanlar, bereket yüklü bulutlar gibidir. Onun için; annelerimiz, babalarımız, ninelerimiz ve dedelerimiz berekettir. Allah dostu büyüklerimiz, berekete vesiledir. Bütün büyüklerimizin duâları bereketlidir. Bu bakımdan büyüklerimizle beraber olmaya gayret gösterip onların duâlarını almaya çalışalı