Şubat ayı soğuk aydır. Bazen odunu, kömürü , yakacağı biten veya evinin damı yağmurdan dolayı akan bir an evvel Yaz mevsiminin gelmesini ister. Bir zamanlar bu soğuk günlerde birileri çıkıyor, İrtica gelecek, İmam Hatip liseleri ne kadar çok yapılıyor. Niye bu kadar öğrenci İmam Hatip lisesine gidiyor.
Başörtülü kız öğrenciler Okullara, Üniversitesi de dahil içeri alınmayacak. Başörtülü anneler, eşler ve Bacılar askerlik yapan kişi ve kişilerin yemin törenine katılmayacak ve kışladan içeri alınmayacak. Buna rağmen bazıları kelle koltukta mücadele ediyordu. Dün bu kadar sıkıntılı günlerde mücadele edenlerin yanında olmayan veya olamayanlar, (Hani bazen bu tip insanlara omurgasız der Anadolu insanı ya) Bu gün ne durumdalar..? En büyük karşıt durumda idiler.
İşte o sıkıntılı günlerdi, İstanbul Üniversitesi eczacılık fakültesine kızımın kaydını yaptırmak için beraber gitmiştik. Ben dışarıda beklerken iki tane bayan geldi. Ben oturduğum Bankta az ileri çekilerek yer verdim. Yer verdiğim için teşekkür ettiler. Ve konuşmaya başladık,
Ben kendimi tanıttım içerde kızım kayıt yaptırıyor bende onu bekliyorum dedim.
Antalya'lí olduklarını ve birinin ise Avukat olduğunu söyleyen hanım efendiler birazda üzgündüler. Hayırdır kızlarınız istedikleri üniversitesiteyi kazanamadılar mı? diye sordum.! Yok ! Kazandılar da , Bizde kızlarımızla kayıt yaptırırken yanlarında olmak için içeri girmek istedik (İstanbul Üniversitesi eczacılık fakültesi) güvenlik görevlisi içeri almadı. Başörtülü giremezsiniz diye bizi bir veli olarak içeri almadılar diye hayıflanmışlar ve üzülmúşlerdi. Evet ,Bende o dönemde bu üzüntülerine bizzat şahit olmuştum. O günler gerçekten, üzüntünün, sıkıntının hem öğrenciler hemde veliler açısından sıkıntı olduğu günlerdi.
Belki; Bu gün şunu yazabiliriz, nereden nereye..? Acı olan ise rahmetli Necmettin Erbakan’ın tabiri ile “en tehlikeli yanlış, doğruya en yakın olan yanlışa hizmet etmeleri” olmuştur. Biri şunu diyorsa, "Muhafazakar bir insan olmadığım halde o yıllarda vesayete karşı muhafazakarları destekledim.
Bugün, dünün mazlumlarının o günün zalimleriyle birlikte olarak, onları dost, onları baştacı ederek, bugünüm zalimlerine dönüştüğünü gördükçe o günkü tavrımdan büyük pişmanlık duyuyorum."
Ne dersiniz..? Acı değil mi? Yani, Gülelim mi.? Yoksa, Ağlayakmı bilemiyor insan..
Ya siz , sizler ne dersiniz.? Yine sizlere soruyorum, Çileyi çekenler, fedakârlık yapanlar hep geri plânamı itiliyor.?
Keşke şu yaşanmasa, Milletin değerleriyle dalga geçenler sırtta taşınıyor. Doğruya doğru, yanlışa yanlış diyenlerin kıymeti ise bilinmiyor. Dünün zalimlerini dünün mazlumları desteklerse, onları baştacı ederek üç maymunu oynarsa, zulüm her yerde boy atar. Bilerek ya da bilmeyerek kalpler böyle kırılıyor. Kalbin aynası böyle çiziliyor ki telafisi artık imkansız oluyor. Aman, Duygusal kopuş olmasın.
Kalın Sağlıcakla