Dua, kul ile sonsuz kudret sahibi olan Allah arasında bir köprü ve diyalogdur.
Allah’a el açalım ki, Önümüzde yollar açılsın. Dua, tabir caizse, sevgiliye yazılmış bir mektup gibidir. Zarfın içerisine yüreğini koyanın, duası kabul edilmez mi?
Dua her zaman yapılır. Hem dua yapalım, hemen de dua alalım.
İşte tamda dua zamanındayız. Rahmet ve bereket ayındayız...
Bu konuda Fahreddin-i Razi hazretleri “rahmetullahi aleyh”, bir gün, birkaç sevdiğiyle bir araya gelmişti.
Onlara bir müddet muhabbetle baktıktan sonra;
-Şu anda çok sevinçliyim, buyurdu.
-Neden efendim? Dediler.
Size sevgiyle baktım. Günahlarım af oldu, onun için sevinçliyim. "Bir mümin, bir müminin yüzüne “Allah için” sevgiyle bakarsa, Cenâb-ı Hak onun bütün günahlarını affediyor buyurdu.
Sonra şunu anlattı:
Mahşerde, güneş bir mızrak boyu alçalacak.
Herkes buram buram ter dökerken, bir grup insanlar, Arş-ı âlâ altında gölgelenecekler.
Mahşer halkı meleklere soracak:
Bunlar Peygamber midir? Hayır, diyecekler.
Evliya mıdır? Hayır. Ya kimdir bunlar? Bunlar, ahir zaman ümmetinden olup birbirlerini Allah için seven Müslümanlardır.
Şöyle bitirdi: Allah için olan sevgide birlik vardır, bereket vardır, kuvvet vardır, başarı vardır, her iyilik vardır.
Sohbetin sonunda; Size “Altın”dan daha kıymetli bir şeyi haber vereyim mi? diye sordu.
Cevaben; Merak ettik efendim, o nedir? Dediler.
Dua almaktır, buyurdu.
Şaşırdılar:
Dua almak mı efendim? Evet. İnsanlardan altın istemeyin, ama dua isteyin. Çünkü altın biter, ama dua bitmez. Onun için dua almaya bakın. Bu dualar, tonlarca altına bedel olur ilerde.
Peki, efendim kimden dua isteyelim? Dediler.
Önce anne babanızdan, sonra herkesten...
Evet, dua alın, anne babanızdan. Onlar vefat etti ise siz edin. Sizde evlatlarınıza ve tüm insanlığa dua edin. Ve Allah için birbimizi sevme dileğiyle...