Hicret İslam’ın ve Müslümanların yılbaşısı.
Esasen nasıl bir ocak yılbaşı olarak resmi tatilse;
Bizim bir Müslüman olarak Hicri yılbaşında tatil olması lazım diye düşünüyor ve temenni ediyoruz.
**
İslâm tarihinin şerefli yolculuğu hicret, keyfi bir göç değil, hakkın ve hakikatin yeryüzüne hâkim olması için imkân arayışını simgeler.
Hicret; Allah’a imanın, sadakat ve teslimiyetin, sabır ve sebatın göstergesidir.
Hicret; Allah’ın rızası, insanlığın huzur ve barışı için sahip olduğu her şeyden vazgeçen fedakâr bir muhacirin, kendisine kucak açan cömert bir ensara kavuşmasıdır.
Kur’an-ı Kerim’de bu zahmetli ve bereketli yolculuğun kardeş kıldığı muhacir ve ensar şöyle müjdelenir:
“İslâm'ı ilk önce kabul eden muhacirler ve ensar ile iyilikle onlara uyanlar var ya, Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır…”
**
Ayrıca hicret, her türlü fenalığı arkasında bırakarak, kötülükten uzaklaşarak iyiliğe ve hayra doğru adım atmaktır.
Nitekim Sevgili Peygamberimiz hicretin bu manevi boyutuna şöyle işaret etmektedir: “Müslüman, elinden ve dilinden diğer Müslümanların zarar görmediği kişidir. Muhacir ise, Allah’ın yasaklarını terk eden kimsedir.”
Hicrette asıl olan samimiyettir, halis niyettir. Hicretin mayası, Allah’a bağlılık ve Resûlullah’a olan muhabbettir.
Mümin, arkasında bıraktığı acı günlere rağmen iman ve umutla hayata tutunduğu zaman muhacir olur. Muhacir de harama sırtını dönüp ısrarla helâlin izini sürdüğü zaman hicretin manasını keşfeder.
**
Yeni bir hicrî yıla girdik,
Yeni yılımız hayırlı olsun.
Geride bir yıl daha bıraktık, kendimizi bir muhasebe edelim.
Müslüman’a yaraşan şekilde yaşamaya çalışalım.
Geçmişin muhasebesini yaparak geleceği tanzim edelim.
Bu günler vesilesiyle,
Bu günler vesilesiyle, İsyandan itaate yönelelim.
Bu günler vesilesiyle günahtan tövbeye yönelelim,
Bu günler vesilesiyle gösterişten tevazua yönelelim.
Bu günler vesilesiyle, ayrılıktan vahdete yönelelim.
Bu günler vesilesiyle, düşmanlıktan kardeşliğe yönelelim.
Bu günler vesilesiyle, cehaletten ilme, kötülükten iyiliğe yönelelim ve hicret edelim.
**
BİR SORU;
Eşlerin farklı fıkhi mezheplere mensup olması evliliğe engel teşkil eder mi
CEVAP;
Evlilik “karı koca arasında birlikte yaşama hakkı tanıyan, taraflara karşılıklı hak ve sorumluluklar yükleyen bir akittir.
” Evliliğin taraflar, icap ve kabul, şahitler, mehir gibi birçok kendine özgü unsur ve şartları bulunmaktadır.
Bu gibi şartlarda bir eksiklik yoksa mezhep farklılığı evlenmeye mani değildir.
İki farklı mezhepteki insan evlenebilir ve evlilik hayatı boyunca farklı mezheplere bağlı olarak evliliklerine devam edebilirler.
Ancak evlilik hayatı ölüme kadar devam eden bir birliktelik ve hayatı paylaşma olduğu için eşlerden biri, dini bir zorunluluk olmamakla beraber, aile hayatında daha uyumlu olmak ve mezhep farklılığından kaynaklanan birtakım problemleri aşmak için diğerinin mezhebine geçebilir.