Birisi; bir dostunun kapısına gelip kapıyı çaldı. Dostu “Kapıyı çalan kim?” deyince “Benim” diye cevap verdi.
Dostu “Git, simdi zamanı değil. Böyle bir sofra, ham kişinin makamı olamaz. Hamı, ayrılık ateşinden başka ne pişirebilir, nifaktan ne kurtarabilir?“ dedi.
Adamcağız gitti, tam bir yıl dostunun ayrılığıyla yanıp yakıldı. Yanıp pişerek tekrar döndü̈ geldi. Dostunun evinin etrafında dolaşmaya başladı.
Kapıya varıp ağzından edepten dışarı bir söz çıkmasın diye yüzlerce korku ile edepli edepli halkayı çaldı.
Sevgilisi “Kim o?” deyince “Gönlümü̈ alan sevgili sensin” diye cevap verdi.
Sevgili “Mademki bensin, ey ben, gel içeri gir!
Ev dar, iki kişi sığmıyor" dedi. İğneye geçirilecek iplik iki ayrı iplik olursa geçmez.
Mademki birsin, bu iğneden geç̧! (Hz. Mevlânâ)
Biraz mühlet ver!
Muinüddin-i Çeşti hazretleri “rahmetullahi aleyh”, bir gün bir kimse ile yolda yürüyorlardı ki, karşıdan bir kimse hiddetle gelip, bu Veli’nin yanındaki adamın yakasına yapıştı ve ‘Çabuk borcunu öde! Diyerek tehdit etti. Ancak ödeyecek parası yoktu adamcağızın. Mahcup oldu bu zata karşı.’
Muinüddin-i Çeşti “rahmetullahi aleyh”, o kimseye, kibarca;
Biraz mühlet veremez misin? Buyurdu. Hayır, veremem, dedi. Hemen ödesin. Ama parası yokmuş. Bir iki gün beklesen…
Hayır olmaz. O zaman büyük Veli, cübbesini çıkarıp yere serdi. Cübbenin içi altın ve gümüşle doldu bir anda.
O kimseye dönüp; Alacağın ne kadarsa, al buradan, buyurdu. Ama hakkından fazla alma! Adam çil çil altınları görünce fal taşı gibi açıldı gözleri.
Unuttu her şeyi. Bir anda eli kurudu. Ve alacağından kat kat fazlasını alıp, doldurdu ceplerini. Ama tanımıyordu bu zatı. Emri dinlemeyince, bir anda eli kurudu. Öyle ki, cansızdı, tutmuyordu artık.
Pişman oldu yaptığına. Anlamıştı kimin karşısında olduğunu. Pişmanlık duygusu içinde; Tövbe ettim efendim. Ne olur, dua buyurun da iyileşsin elim, diye yalvardı. Büyük Veli merhamet etti yine. Şifa vermesi için, dua etti. Yalvardı Rabbine. Adamın eli bir anda iyileşti.
Hatta eskisinden daha kuvvetli olmuştu. Eğilip, hürmetle öptü ellerinden. En kıymetli talebesi olmuştu artık. Bir daha ayrılmadı yanından.