İnsanın üzülmemesi elde değil. Zaten, üzülmede, hüzünde insan için vardır. Ölümün, üzülmenin ve hüznünde saati belli olmuyor.
Öleceğimiz kesin ama bilemediğimiz ise, ölümün yaşı, saati ve zamanı. Mezarlıklar, her mevsimde doludur. Her mevsim başka yaşanır mezarlıklarda.
Sonbahar, "Hazan mevsimi". Ölümde, sonbahar gibi Hazan mevsimidir. Sonbahardan sonraki aylarda İlkbahar gelir.
İlkbaharın gelmesi ile ise, yeryüzünde bir hareketlilik başlar. İlkbahar'daki hareketlilik dağa, taşa, toprağa, kurda, kuşa bir canlılık getirir.
Ölüm, ya sonrası. Ölüm sonrası olan gün ve günler için ne yapıyoruz. Ahiret kapısı mezarlıklar, acı günlerin randevu yeri.
Orada vefat edenlerin yakını için, hüzün vardır. Bu Dünya hayatında zamanı iyi değerlendirmek lazım.
Çünkü ölüm zamanı kolluyor. Tabiri caizse , "Ölüm " ile " Zaman" , birbirleri ile yardımlaşma içindeler.
Belki zaman yavaştan alıyor ama ya ölüm. Ölüm, insanın işini zamanı ve saati geldiğinde hemen bitiriveriyor.
Bir arkadaşım vardı, Ak Parti il Yönetiminde Sosyal İşler Başkan Yardımcısı olarak görev yapıyordu. Bu dönemde kendisini biraz daha yakından tanıma fırsatı bulmuştum.
Hatta bazen de bazı konularda istişare yapıyorduk. Ama bir telefonla Kenan Kartum arkadaşımızın ölüm haberi aldık. (Allah Rahmet Eylesin)
Yaptığı işte, önce insan derdi, bu ölümlü dünyada insanlara faydalı olmak için çaba sarf ediyordu.
Bazı konularda kişi ve kişilere, daha fazla nasıl yardımcı olurum diye kafa yorardı.
Ölüm kaçışı olmayan bir hakikattir. Ölümü akıldan çıkarmak lazım. Ölüm bir yok oluş değil! Belki, Dünya uykusundan uyanmaktır!