İnsanlar umutları ile yaşıyor. Hizmet adamının bedeni yorgun olmayacak… İdareci lokomotif olacak,hem arkadaki vagonları çekecek ve onlara yön verecek..
İnsanı insan yapan bütün güzellikler gönül toprağında yeşerir.
Bu itibarla gönül aynamızı cilalamamız lazım… Gönül aynası cilalı olanlar,insana, insan olduğu için değer verir..
Gönül insanı insan ,bütün gönülleri aydınlatacak güneş gibidir.. Ama, gönül insanı olmak zor iş..
Fedakarlık yapacaksın,eza ve cefa çekeceksin.. Hani yazımın başında dedim ya insan umutları ile yaşar.Evet Bir baba var İstanbul’da yaşar ve bir oğlu vardır..
Oğlu, Okur tahsilini tamamlar Kaymakam olur.. Evet, bir gün tayin çıkar Hakkâri ilinin bir ilçesine… Kişi bir yeri bilmiyorsa ve orada toplum gözünde iyi anılmıyorsa kim ne dersin desin, çekimser olur insan.
Yani bunun da lamı cimi de yok… Bir evladı olan baba, okuttuğu yetiştirdiği oğluna gitme oğlum oraya istifa et der.
Genç kaymakam kararlıdır gidecektir Hakkâri’ye. Ve giderde. Babanın içi yanıyordur. Oğlum madem gidiyorsun o zaman oraya var istifanı ver geri gel der baba biricik evladına.
Genç Kaymakam varır o topraklara,Evler görür kerpiçlerden.. (Kerpiç çamurdan yapılan briket gibidir) İnsanları görür garip ve guraba. Havaları soğuk ama insanları sıcaktır diyor genç kaymakam.. Ve ben görev yerime vardım sanki düğün evi makamın önü ve sesler hoş geldin kaymakam bey diyorlar. Hani Birileri orayı kötülüyor ya… Atıyorlar tutuyorlar ya o beldelere.
Sen orayı oranın insanlarını seversen onlar seni sevmez mi?
İnsan o toprakta yaşayan insana değer verir çalışırsa onlar sana nasıl karşılık verir? Ne dersiniz? İsterseniz onu Genç Kaymakamdan dinleyelim, Biraz gece vakti olmuştu.
Sokakta ilerlerken arkama baktım birkaç kişi var. Göz ucu ile baktım, elide belinde (Silahlı zannettim) neyse biraz daha ilerledim yine geliyorlar. Ben, nereye gidersem gideyim arkamdan az bir aralıkla beni takip ediyorlar.
Neyse kendime bir cesaret getirip durdum gelin bakalım arkadaşlar sizlerin bir derdimi var, bana bir şey söyleyeceksiniz? Ve verilen cevap.
Efendim, siz bu saatte tek başınıza geziyorsunuz yanınızda ne koruma var belki silahta yoktur. Biz sizin bu şekilde gezmenizden rahatsız olduk.
Bir yaramaz çıkarda kaymakamımıza zarar verir diye sizi takip ediyorduk. Ve eli belinde olanın cevabı ise daha sıcak ve samimi, Efendim benim elimin belimde olması ise gören kişi silah var zannetsin diye böyle tutuyorum, aslında bizde de silah yok diye cevap veriyor. Bu kaymakamı merak mı ediyorsunuz?
Evet, bir gün açıklarım size yazarım iler ki yazımda.
Dedik ya gönül insanı olmak, Gönül insanı olanların saltanatı da başka olur.
Çünkü asıl saltanat, gönül saltanatıdır. Gönül sultanı olanlardan Allah Razı olsun…
Selam ve dua ile…