Adalet yürüşü, Fransız Macron’dan mı yoksa Hint’li Gandhi’den mi esinlendi bilemem ama, ülkenin gelinen siyasi konjonktüründe ki şu an için en doğru harekettir.
Nerden mi biliyorum, elbette iktidarın kimyasını bozmasından, atılan iftiralardan. Bir yıl önce ki, dostlarla yaptığımız önermelerde, siyasi tartışmalarda, ülke adına yapılması gereken ivedilikle yapılması gereken eylemin, Türkiye’yi bir uçtan bir uca yürüyen bir Kemal Kılıçdaroğlu’nun, toplumun inancını, direncini artıracağını ve de iktidara ciddi bir uyarı mesajı verip, geri adım attıracağı tespitini yapmış olmaktan dolayı bu eylem kararıyla hemfikirim, doğrudur diyorum.
Sendikaların, örgütlerin ve gençliğin örgütlenemediği bir ortamda, ışık olma, kıvılcım olma, ülkenin en köklü, en büyük devleti kuran partisine düşmektedir. Yürüyüş eylemi çok hızlı planlanmış dahi olsa da, stratejiler çok doğru tespit edilmiştir.
Korteji organize edenler, doğru bir tespitle, Sayın Kılıçdaroğlu’nu yalnız yürütüyorlar. Bilemem bu belki de Kemal Beyin kendi insiyatifidir, ama yerden göğe kadar doğru bir tespittir. Halk arkada yaklaşık 200-300 metre mesafeden takip ediyor sadece, yan yana değiller yani.
Yalnız yürümek!
İşte bu, iktidara en okkalısından bir meydan okumadır. 5000 korumayla gezip, geceden sabaha, sabahtan geceye, saat başı yasa değiştiren, devletin yasanın teamüllerin hiç birini takmayan, halka kulağını tıkayıp, sırça saraylarda yaşayan iktidar sahiplerine ciddi bir meydan okumadır.
Ben tekim, demektir!
Ben senin kibrine ve gazabına karşı “yalnız ve yalınım” demektir. Ve tam da bu “yalnız ve yalın adam” stratejisinden dolayı, iktidarın elini kolunu bağlamış gözüküyor. 15 yıllık saltanatında birçok stratejik doğrulara sahip olmuş iktidarı ciddi anlamda hareketsiz bırakmıştır. İktidar bu eylemi zorla bitiremeyeceğini anlamış gözükse de mutlaka bir hamle yapacaktır.
Bu konuda Kemal Bey’de, kendisiyle beraber yürüyen kitleye 12 maddelik bir “yürüyüş” displini belirleyerek, provakasyon hamlesinin önünü almıştır.
Görünen ciddi anlamda akılca çok başarılı bir planlama yapılmış. Herkesin ilk andan itibaren kafasını karıştıran “parti işaretlerinden” arındırılmış yürüyüş kortejinin mantığı, “gezi”nin birleştirici, adalet, özgürlük, çevreci ilkelerine bir göndermedir.
Gezinin büyütücü ruhundan beslenmedir. Bizler her ne kadar “gezi” anlaşılamamış desekte, “parti işaretlerinden” arındırılmış yürüyüş korteji aslında gezi mirasının, gezi ruhunun anlaşılamamış olduğu tezimizi çürütmüştür. Bu kortej “gezinin” yürüyüş versiyondur.
HDP’li, MHP’li, Akp’li, CHP’li olmanın birincil olmadığı, önceliğin “adalet, hak, hukuk” olduğunu düşünen, önce vatan diyen insanların, önce ülkem diyen, özgürlük diyen, çevre diyenlerin yürüyüşü olacaktır, ve Maltepe’de toplanacak milyonlar, iktidara yerini YSK’ya güvenerek koruyamayacağının ihtarı olacaktır. Maltepe meydanı da artık Taksim meydanı kadar bu ülkede sembol olacaktır.
9 Temmuz’da ki buluşma tarihin direniş sayfalarında çok özel bir yerde olacaktır.
Şimdiden bunu söyleyebilirim.