Yıllar önce bir kafede oturmuş çay içerken, arka masada oturan üç arkadaşın, futbol üzerine saatlerce süren sohbetlerini unutamam.
Arkadaşlar, futbol konusunda o kadar iyi bir hafızaya sahipler ki, 3 büyük takımın geçmiş yıllara uzanan kadrolarını, teknik direktörlerini, başkanlarını ve hatta hemen hemen oynadıkları maçları skoruna, ofsaytlarına, kritik pozisyonlarına kadar biliyorlardı.
Aslında adamlar bildiğin adları, ünvanları tescil edilmemiş birer futbol uzmanı, eleştirmeni gibi pekala sayılabilir. Ama maalesef o kadar bilinçli mi değiller yoksa amatör ruh mu onları cezbediyor bilemedim. Profesyonelce yapsalar, sanırım belki bu kadar başarılı olamazlar?
Bizim bu coğrafyada, kimse kendi işini iyi yapmaz, ama başka kişilerin alanlarında kendilerini hep uzman, ve işgüzar hissederler.
Öğretmen doktoru eleştirir, doktor hakimi, bankacı garsonu. Hakim oğlunun okulundaki öğretmenlerin ne denli yeteneksiz olduğunu fark eder, polis gittiği diğer kurumların lakaytlığını çok çabuk fark edebilir, ve hiç kimse de empati yapmaz yapamaz!! Kimse, bu kısır döngünün içinde, kendisinin de buna katkı sağladığını fark etmez, bir parçası olduğunu kabul etmez.
Suçlu olan, beceriksiz olan, akılsız olan hep öteki, başka biri. İş yerinde mesai arkadaşı, trafikte karşıdan gelen, aprtmanda üst kat komşu, sinemada arkadaki izleyici.
Ya biz? Biz hep en iyiyiz, yaşamın ve sistemin bekasını sağlayan biziz. Oysa toplum ortalamadır. Kendisini oluşturan her bireyin ortalamasıdır. Ortalama kültür, ortalama duyarlılık, ortalama akıl, kısaca matematiksel bir orta işte.
Bizden bir parça bütüne giderken, bütünden de bize bir parça yansır. İşini iyi yapan insanlara, toplumların ihtiyacı vardır. Mütevazi şekilde, sadece kendi hayatına, işine odaklanmış, kendi hayatında var olan, var olabilen güçlü bireyler toplumu geliştirebilir, seviyesini artırabilir.
“Çuvaldızı kendine, iğneyi başkalarına batır” diyen atasözlerimiz dahi hatırlanabilse, bir gerçeği kolayca fark edeceğiz. Sanıyorum bu konuda da bir komplo teorisi bile üretebiliriz.
Hata, bizden kaynaklı değil ya. Her konuda olduğu gibi, bu basiretsziliğimizi, dış güçlere de pekala bağlayabiliriz. Hatayı kendimizde arama, empati kurma huyumuz yok çünkü. Bütün negatif durumlarda bizim hiç katkımız yok, bunu hep böyle kabul ediyoruz.
İyilikler bizden, kötülükler başkalarından....