Sadece ülkemiz değil bütün dünya bir-kaç yıldır adına küresel ısınma ya da iklim değişikliği denilen ve belki de on yıllardır insanların bilinçli olarak bugünlere hazırlandığı birçoğumuzun anlam veremediği doğal afetlerle mücadele ediyor.
Bu felaketlerin doğal olup olmadıklarıyla ilgili tartışmaları bir kenara bırakarak konuyu ben biraz daha özele çekmek istiyorum. Kendi şehrimize ve bu şehirde yaşanabilecek doğal afetlerle mücadele konusuna.
Adana, coğrafik olarak bereketli toprakları ve yazın üç aylık kısmını saymazsak eşsiz havası ve doğasıyla şanslı bir bölgede olsa da hem deprem fay hatları üzerinde bulunması hem de çukur ve düz bir ova içerisinde yer alması nedeniylekış aylarında sel felaketlerinin,yaz aylarında ise sık sık orman yangınlarının yaşandığı doğal afetlere karşı korunmasız bir bölgede yer alıyor.
Şehrimizde gerçekleşen son büyük depremi otuzlu yaşların üzerindeki insanlar hatırlasa da sel felaketlerini ve orman yangınlarını herhalde hemen herkes hatırlar.
1998 yılındaki 6,2 büyüklüğündeki depremde 145 insanımız hayatını kaybetmiş iki binden fazla insanımız da yaralanmıştı.
Sel felaketi ve orman yangınları ise hemen her yıl yaşadığımız artık kanıksadığımız bir doğal afetler.
Son günlerde yaşanan olayları göz önüne alarak bu köşeden yetkililere seslenmek istiyorum; Sayın Adana Valisi Süleyman Elban, Sayın Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Sayın ilçe belediye başkanları; Şehrimiz doğal afetlere karşı ne durumda?
Allah korusun yaşanabilecek bir sel felaketine, bir depreme hazır mıyız?
"Deprem öldürmez, insan öldürür" diye klasik bir deyim var. Olası bir depremde insanların işgüzarlığı ve yetkilerin göz yumması nedeniyle kaç canımız yitip gidebilir hesaplattınız mı?
Şehirle ilgili bir deprem sel veya yangın planınız var mı? Mesela depremde yıkılabileceğini tespit ettiğiniz binalar var mı? Bu binaları boşalttırdınız mı?
Yeni yapılan binalarda müteahhitleri hakkıyla denetliyor musunuz yoksa en son İzmir’de yaşanan depremde de gördüğümüz gibi her yüklenici kafasına göre iş yapabiliyor mu?
İnsanlar bilinçli mi deprem sonrası için? Nerelerde toplanılacağını biliyorlar mı?
Olası bir sel felaketinde bugün Karadeniz’de yaşanan ve hepimizi derinden sarsan görüntülerin yaşanmaması için ne yaptınız? Bundan sonra ne yapmayı planlıyorsunuz?
Yoksa "Adana, Karadeniz bölgesi gibi dağlık bir alanda değil o yüzden o görüntüler nasılsa bizde oluşmaz" diye düşünerek 'Kervan yolda dizilir' mantığıyla "Olay yaşandıktan sonra bakarız" mı diyorsunuz?
Korkarım ki,şehrimizde bir doğal felaket yaşandıktan sonra şimdi olduğu gibi bir tablo ortaya çıkacak?
Hükümet yerel yönetimleri, yerel yönetimler hükümeti suçlayacak ve vatandaş öldüğü ile mi kalacak?
Sonrasında bir IBAN numarası verilir paralar toplanır, yaralar sarılır ve herkes hayatına kaldığı yerden devam eder. Öyle mi?
Benim canım yandıktan sonra, sevdiklerim öldükten sonra bana verilecek sıfır evin de, arabanın da, kredinin de ve yapılacak tüm yardımların da Allah belasını versin.
Bu destekler elbette kötü değil. "Mal canın yongası" der atalar. Elbette bir merhem olur insanların yarasına ancak bütün bu felaketler başımıza gelmeden, insanlarımız ölmeden bir şeyler yapılamaz mı?
Önlem alınamaz mı doğal afetlere karşın? Vatandaşlar bilgilendirilemez mi?
Şimdi denilebilir ki; "Bilmem kimlerle, bilmem ne tarihinde, bilmem nerede şöyle şöyle programlar yaptık." Peki, bundan halkın haberi var mı?
Dini ve milli bayramlarda, seçim dönemlerinde her köşe başına astığınız saçma sapan reklam afişlerini bu felaketler gelmeden önce vatandaşları bilgilendirmek için asamaz mısınız şehrin her köşesine?
Elinizi vicdanınıza koyun ve söyleyin; Yarın Adana’da bir deprem olsa, bir sel, yangın yaşansa ölecek insanların sorumluluğunu üstlenip en azından bir gece uyuyamayacak kadar vicdan azabı çeker misiniz? Yoksa 'kader' der geçer misiniz?