İçerisinde bulunan bazı ağaçların sökülmesi bahanesiyle başlayan ve yaklaşık 3 ay süren, 7 vatandaşın ve 1 komiserin hayatını kaybettiği, binlerce insanın ve kamu görevlisinin yaralandığı Taksim Gezi Parkı'daki olayları hatırlıyor musunuz?
Unutmak ne mümkün değil mi? Çevreyi korumak iddiasındaki aralarında şarkıcılık, çalgıcılık, soytarılık ve artistlik/aktrislik mesleklerini (!) icra edenlerin de olduğu milyonlarca kişi sokaklara dökülmüş, yakmış, yıkmış, parçalamış, yok etmişti. Çevreyi koruma iddiası yazıyorum çünkü provokasyonu düzenleyenlerin asıl niyetleri hükümet yetkilileri ile görüşmelerinde ortaya çıkmıştı; Çevre koruma soslu taleplerinin arasında süslü cümlelerin arkasına sığınmış ülkenin kalkınmasını önleyecek, ailenin ve toplumun bölünmesini hızlandıracak taleplerde bulunmuşlardı.
Aslında artiz bir meyhaneci o günler de; "Mesele ağaç değil. Sen hala anlamadın mı?" diyerek ipucunu çoktan vermişti. O dönem bu eylemlere destek verenlerin bir kısmının 'çevre' samimiyetinden şüphem yok ancak bir yerden sonra meseleye dâhil olanların sadece çevreyi ve doğayı korumak adına bu eylemleri yaptıklarını düşünmek safdillik olur. Çünkü o gün bu eylemlere destek verenlerin büyük bir kısmı bugün Ege'de, Karadeniz'de, Akdeniz'de yanan ormanları görmezden geliyor. Allah var kaz dağlarında yâda terör sevicilerin üstlenmediği diğer yangınlarda hepsi aslan kesiliyor ama mesela; Adana Kozan'da, Pozantı'da, Hatay'daki yangınlara çoğunun sesi çıkmıyor. Adeta süt dökmüş kedi gibiler. Peki neden? Çünkü üst akılları böyle istiyor.
Ateşin Çocukları İnisiyatifi adlı grup hem dağdaki çete başlarından hem ovadaki bazı seçilmiş çete üyelerinden sosyal medya üzerinden aldıkları talimatlarla 2019 yılı Temmuz ve Ağustos aylarında 27 orman yangınını üstlendi. (Burada ilginç bir bilgi vermek istiyorum; Gezi olayları sırasında günlerce canlı yayınlar yapan, haberleri ve röportajları manşetten veren uluslararası medya kuruluşları yukarıda zikrettiğim zaman diliminde dünyada çıkan yaklaşık 500 orman yangını ile ilgili haber yaparken PKK'lıların üstlendiği yangınlarla ilgili sadece 3 yanlış okumadınız yalnızca üç habere yer vermiş. Oyunu görüyorsunuz değil mi?)
Hepimizi derin bir endişeye sevk eden ve Hatay'ın üç ilçesini etkisi altına alan yangınları da PKK'lı bu terörist grup üstlendi.
Pekiyi! Küçük bir araştırma sorusu? Bu yangınlarla ilgili Gezi Olaylarına destek veren hangi ünlü isimler 'çevre adına dahi olsa' tepki gösterdi? Yoksa çoğu kafasını kuma gömdü ve
'üç maymun'u mu oynuyor?
İşin acı tarafı bazı siyasetçilerimiz bile orman yangınlarına ideolojik olarak yaklaşıyor. Hatay’daki yangınlarla bir kez daha ülkedeki iki yüzlülük ortaya çıktı. Yine dut yemiş bülbül gibi bazı siyasetçiler. Gerçi açık "Güneşin ve ateşin çocuklarına selam olsun" yazarak açık destek veren hainleri de gördük. Bu gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunan insanların bir kısmı PKK sevicisi. Onları anlarız da kendilerini ulusalcı veya Atatürkçü, (kalıplara girmeyi sevmeyen bazı il başkanları gibi) insan canlısı olarak niteleyenleri nasıl anlayalım. Sırf siyasi iktidara yönelik hırs ve kinlerini halka düşmanlığa evriltmiş kişilere ne diyelim?
Hatırlayan olacaktır. PKK'lı bir yönetici; “Silahımız tükenir, sayımız azalırsa Bodrum’a gider yatlarını yakarız. Antalya’ya iner seralarını yakarız. İstanbul’a çıkar arabalarını yakarız. İzmir’e ulaşır ormanlarını yakarız” demişti. Unuttunuz mu? Olmadı mı bunlar?
Hatay'da biri yakarken biri kaçarken iki kişi yakalandı. Araştırın bu insanları çoğu gariban ailelerin evlatlarıdır. Beyinleri ulu (!) davaya inandırılarak yıkanmış, "Sen belki mahvolacaksın ama ailen ve bir millet sayende yaşayacak" diyerek tehditle karışık kandırılmış kişilerdir bunlar. Onları yakalamak önemli ama daha önemli olan onlara hükmeden arkalarındaki güce ulaşmak ve o gücü yok etmek.
Ateşin Çocukları ve onlara bilerek/sessiz kalarak destek verenler cehennemde cayır cayır yanarken anlayacaktır ateşin hükmünü ancak dünyada da en ağır şekilde cezalandırılmalılar ki, bir daha bu eylemlere girişirken iki kere düşünsünler.
Son olarak yanan alanların en kısa zamanda yeniden yeşillendirilmesi için herkes elinden gelenin fazlasını yapmalıdır ancak yeniden bu ormanlar oluşturulurken hiç bir işe yaramayan ve çok hızlı bir şekilde yanan çam ağaçlarının yerine ülkenin ekolojisine ve ekonomisine katkı sağlayacak türdeki ağaçlar dikilmelidir.