Milli Eğitim Bakanlığı uzaktan eğitim sürecinde maddi yetersizlik nedeniyle zorluk yaşayan ailelerin çocuklarına tablet dağıtımına başladı.
Hatırlayacaksınız geçtiğimiz aylarda okul yönetimleri dezavantajlı çocuklara bu tabletlerin verilmesi için talep toplamıştı.
Geçtiğimiz hafta da ilk parti dağıtım gerçekleştirilmiş ve Çukurova Barış Gazetesi olarak biz de bunu manşetten sizlerle paylaşmıştık.
Dün İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerine oradan da okullara teslim edilen tabletler öğrencilere bugünden itibaren yeniden dağıtılmaya başlanacak.
Duyduğuma göre ilk partinin dağıtımı sırasında bazı sorunlar çıkmış. Bir gazeteci olarak benim de görevim bu sorunların kamuoyuyla paylaşılması suretiyleinsnaların haberdar edilmesi ve aksaklıkların giderilmesinin sağlanmasıdır.
Öncelikle bu işi kim düşünmüşse, kim onaylamışsa, kim uygulamışsa hepsine teşekkür etmemiz gerekir. Çünkü bu uygulama önemli ve örnek bir sosyal devlet uygulaması. Ancak hedefine ulaşması için de son tahlilde okul yönetimlerine çok iş düşüyor.
İlk partinin dağıtımı sırasında başvuru yapan öğrenciler belirlenirken Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı tarafından TC numaraları üzerinden öğrencilerin puanlandığı ve bu puana göre tabletlerin dağıtıldığı öğrendim. Ancak kaynağım bu puanın neye göre verildiğini bilmediğini söyledi.
O zaman ben de konunun muhataplarına sorayım; Öğrencilerin puanları akademik başarılarına göre mi yoksa gelir durumlarına göre mi verildi? Puanlamaları kim hangi şartlar altında nasıl belirledi.
Diyelim ki tabletler çocuklara akademik başarılarına göre veriliyor; Sırf başarısı yüksek diye aile gelirline bakmadan, gerçekten tablete ihtiyacı olup olmadığı araştırılmadan bir öğrenciye tablet verilmesi etik olarak doğru mu?
Diyelim ki öğrencinin ailesinin gelir durumuna göre verildi. Meselagelir seviyesi görece biraz daha düşük ilçelerde ve mahallelerde yaşayan bazı ailelerin resmi olarak üzerlerine kayıtlı herhangi bir taşınır ve/veya taşınmaz malı yok. Ancak her birinin birkaç katlı evi ve birkaç aracı var. Bu ailelerin çocuklarına tablet düşer mi?
Öyle ya baktığınızda evlerine resmi olarak bir asgari ücret bile girmiyor bu ailelerin. Ancak gayrı resmi olarak baktığınızda ekonomik gelirleri 4-5 aileyi rahatlıkla geçindirebilecek seviyede.
Yaşanan bu sıkıntılar nedeniyle Kaymakamlıklara ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerine giden şikâyetler yüzünden ikinci etapta kurumlar işi daha sıkı tutacakmış. Yöneticiler okul müdürlerini dikkatli olmaları konusunda uyarmış.
Aslında yöntem basit; Okullarda rehber öğretmen, sınıf öğretmeni, bir müdür yardımcısı ve müdürün olduğu bir komisyon kurulmalı ve bu komisyonda üç kişinin onayını alan öğrencilere tabletler dağıtılmalı.
Açıkçası insanın olduğu her yerde bazı art niyetli tutumların olması mümkün ama en doğruyu bulmak için vicdanlı yöneticiler devreye girmezse güzelliklerden daha çok sorunları konuşmaya devam ederiz.
Bir de maalesef toplumsal olarak kanayan bir yaramız var. Bazı aileler gelir durumu iyi bile olsa çocuklarına tablet almak istemiyorlar. Bu yüzden bazı tartışmaların yaşandığını bile duydum. Kadın kocasına durumu söylediğinde kendi sigara parasından ödün vermek istemeyen adam parasının olmadığını bahane ederek çocuğuna tablet almıyor. Haliyle çocuk derslere giremiyor ve öğrenme kaybı zirveye çıkıyor.
Aslında burada en büyük zararı çocuk, dolayısıyla ülkemizin geleceği görüyor. İşte bu yüzden cehaletle de topyekûn mücadele etmemiz şart.
Bakanlıktan isme özel gelen tabletler reklam açısından güzel olabilir ama fayda açısından hiçbir işe yaramaz. Torpil iddiaları ve adam kayırma gibi söylemleri hep gündemde tutar. Bu da devlete ve hükümete güveni zedeler.
Bakalım ikinci parti tablet dağıtımında da aynı sorunlar yaşanacak mı? Takipteyim.