Seçmeni iki kutuplu bir seçime mahkum etmeyi amaçlayan Cumhur ve Millet ittifaklarından kurulmasından sonra Adana'da tüm siyasetçiler, ayırımsız aday oldukları koltukları garanti; çantada keklik görmeye başladılar..
Gerek Cumhur İttifakı'nın, gerek Millet İttifakı'nın adaylarına göre, ittifak yaptıkları partilerin oyları kendilerini hiç bir zahmete girmeden amaçlarına ulaştıracaklar..
Onun için, seçim çalışmalarında da üstün körü, millet görsün tarzında çalışmalar yapıyorlar..
Konuyu biraz açayım..
Örneğin, başında bulundukları ilçede başarısız bir 5 yılı geride bırakan, hatta bundan önceki genel seçimlerde partilerinin büyük oy kaybına uğramasına neden olan bazı MHP'li belediye başkanları, ilçelerinde İP'le flört ederken, MHP'nin 24 Haziran seçimlerinde bulundukları ilçelerde 3 ya da 4'üncü partisi olmasıyla bir umutsuzluğa düşmüşlerdi..
Eyvah, koltuğumuzu altımızdan kayıyor diye düşünmeye başlamışlardı..
Büyük moral bozukluğu içinde oldukları gözden kaçmıyordu..
Ne zamanki, Cumhur İttifakı gerçekleşti, yüzleri gülmeye başladı..
MHP'den kaçırdıkları oyların doğurduğu açığın AKP'den gelen oylarla kapatılacağını düşünerek yeniden moral buldular..
Attıkları gülücükler, yüzlerini birer gül bahçesine çevirdi..
Benzer durum, CHP'li adaylarda da görülüyor..
Onlarda, İP'in oylarıyla amaçlarına ulaşacaklarını sanıyorlar..
Fakat, kazın ayağı hiç de öyle olacak gibi görünmüyor..
Şimdiden garanti görülen koltukların heiç bir garantisi yok yani..
MHP'li bazı adaylara MHP'liler de, AKP'liler de olumlu bakmıyor..
Demokrat Parti, Saadet Partisi, Büyük Birlik Partisi gibi partilerden çıkacak adayları bekliyorlar..
Hatta, çevrelerinde adaylardan memnun olmayan kitleleri toplayacağını düşündükleri kişilere aday olması için baskı yapıyorlar..
MHP ve AKP tabanından, Cumhur İttifakı'nın bazı ilçe adaylarından memnun olmayanların, diğer sağ partilerden seçmeni toparlayacak bir aday çıkmaması durumunda sandığa gitmemeyi düşünüyorlar..
Seçmenin davranışları, 31 Mart seçimlerinin en düşük katılımlı seçim olma özelliği taşıyacağı yolunda işaretler veriyor..
Bana sandığa gitmeyeceklerini söyleyenlere ise tavsiyem başka bir yöntem oluyor..
Sandığa gidin, oy pusulasında ittifak partileri dışında yer alan partilere oyunuzu kullanın.. Geçerli oy oranını arttırın ve ittifak adaylarının ve partilerinin oy yüzdesini aşağıya çekin, diyorum..
****************
Nereden baktığınız kararını belirliyor
Elimden geldiğince Adanalı seçmenlerin 31 Mart'taki tercihi ile bilgi toplamaya çalışıyorum..
Gördüğüm kadarıyla, seçmenin büyük bir bölümünde bir kararsızlık var..
Kararlı oldukları tek konu, kimlere oy vermeyecekleri..
Ama, iş kime oy vereceğine gelince bir kararsızlık durumu var..
İşin doğrusu, ben de aynı kararlılık ve kararsızlığı yaşayanlardan birisiyim..
Büyükşehir Belediyesi'nin düzenlediği 3. Türk Dünyası Sanat Çalıştayı'na katılmak için Macaristan'dan Adana'ya gelen sanatçı dostumuz Júlia Dávid'in bir ortamda söylediği sözler, aslında kararlarımızı nereden baktığımızın belirlediğini algılamama neden oldu..
Dost sohbetinde, Júlia Dávid, Türkiyede yakında seçim olacağını belirterek, bizlere kimi destekleyeceğimizi sordu..
Hüseyin Sözlü'ye oy verip vermeyeceğimizi merak etmişti..
Masadakilerin tamamı Sözlü'ye oy vermeyi düşünmediklerini ama, kime oy vereceklerine de karar veremediklerini dile getirince, Júlia Dávid'in kendi görüşünü, "Ben Adana'da yaşıyor ve seçmen olsaydım Hüseyin Sözlü'ye oy verirdim. Adam, sanat çalıştayı ile Türk Dünyasını bir araya getiriyor.. Büyükşehir Belediyesi'nin oradan yürürken bozkurtlu bayraklar, Göktürk abecesiyle yazılı giysiler satıldığını gördüm. Sözlü yerine bir başkası seçilince Türk Dünyasını bir araya toplayan çalıştaylar yapılır mı, Belediye binası önünde bozkurtlu bayraklar satılabilir mi?" şeklinde dile getirmişti..
Türkiye dışından, Turancı bir cepheden bakınca demek ki, durum Júlia Dávid'in dile getirdiği gibi görünüyordu..
Doğrusu, ortamda bulunanlar olarak hiç birimiz bu pencereden bakmamıştık..
Sohbet bitip, Júlia Dávid'i Macaristan'a uğurlamak için havalimanıa bırakırken, iki kişi kararını değiştirip Júlia Dávid'in paktığı pencereden bakmaya başladığını ve oy vereceği adayı belirlediğini dile getirmişti..
Yani, Türk Dünyasının büyük ressamı Adana'dan giderken, dile getirdiği görüşüyle bir adaya iki oy daha ekleyerek ülkesine dönmüştü…
O adayın kim olduğunu söylemeye sanırım gerek yok...