At yarışçılarının çok iyi bildiği deyimler vardır..
Son düzlük.. Sprint.. Bu sözcüklerden oluşan bir de tümce var: "Son düzlükte sprinte kalktı" diye.. Bütün at yarışı meraklılarındın çok iyi bildiği bu tümce, yarışın önceki aşamalarında bekleyen atların, varış noktasına bir kaç yüz metre atağa kakmasını anlatır..
Bizin Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü'nün referandum çalışmaları da buna benziyor.. Referadnumea üç gün kala Başkan Sözlü, kelimenin tam anlamıyla son düzlükte sprinte kalktı.. Adana'yı karış karış dolaşıp hem referandumda 'EVET' oyu istiyor, hem de MHP'siz bir Türkiye planlarına dikkati çekiyor..
Sözlü'nün bu çalışmaları vatandaşlar arasında ne kadar karşılık bulacak bilemem.. Gezdiğimiz, konuştuğumuz MHP'liler, MHP tabanının büyük çoğunluğunun 'EVET' içine sindiremdiğini ve oy tercihlerinde ağırlığın hala 'HAYIR'da olduğunu gösteriyor..
Onun için, Sözlü'nün sprinti işe yarayacak mı bilemiyorum.. Son düzlükteki sprint ne kazandıracak belli değil.. Belki, rakiplerini son düzlükte geçip mutlu sona ulaşacak.. ama belki de, son düzlükteki sprint işe yaramayacak, varış noktasına 'HAYIR' için sprinte kalkan başkaları önce ulaşacak..
*
AK Partililerin Çelik heyecan
AB Bakanı ve AK Parti Adana Milletvekili Ömer Çelik'in Barbaros mahallesinde katılacağı miting, parti tabanında büyük heyecana neden oldu.. Bakan Çelik'in katımlımının netleşmesiyle birlikte, AK Partililer, Çelik ile bütünleşmenin heyecanını yaşamaya başladılar..
AK Parti Seyhan İlçe Teşkilatı, parti binasının önüne "Hoşgeldiniz" pankartı asarken, bir çok partili, saatler öncesinden miting alanına giderek Bakan Çelik'i beklemeye başladılar.. Her siyasetçi, tabanı bu denli heyecanlandıramaz.. Demek ki, Bakan Çelik, tabanıyla diyalogunu yıllardır sürekli canlı tutmuş.. Bu kadar sevilmesi onu gösteriyor!….
*
Yağmur da engel olamadı
CHP'nin gönüllüleri, en az parti yöneticileri kadar koşturuyorlar.. iki gün sonraki referandumda sandıktan 'HAYIR' çıkması için var güçleriyle çalışıyorlar.. Bu gönüllülerden biri olan Sema Uludağ Akı, dün yağan yağmura aldırmadan, 'HAYIR' çalışmasına devam etti… Şemsiyesi ile, yağmura aldırmadan cadde ve sokakları dolaştı, işyerlerine, evlere, karşılaştığı kişilere 'HAYIR'
broşürlerini dağıttı.. Başta, Sema Uludağ Akı olmak üzere, CHP gönüllüleri kadınları takdir etmemek mümkün değil… Emekleri zayi olmaz inşallah..
**
Celal Güven köy köy geziyor
CHP Sarıçam İlçe Başkanı celal Güven, partililer ve gönüllüler ile birlikte sandıklardan 'HAYIR' çakması için adeta seferberlik ilan etti.. Her gün bir kaç yeri birden gezerek, vatandaşlara neden 'HAYIR' demeleri gerektiğini anlatıyor..
Güven, geçtiğimiz gün, şimdilerde yasayla "mahalle" ilan edilen köyleri gezdi… Mustafalar, Bıçılgan, Cerenli, Karlık, Boztepe, Maltepe, Turunçlu ve Hocallı köylerini ziyaret ederek, vatandaşlardan hayır oyu istedi.. Celal Güven, ziyaretlerinde öyle kuru kuruya 'HAYIR' oyu istemedi.. Köy sakinlerine, esnafa 18 maddeyi tek tek anlattı..
Gelen soruları detaylı olarak yanıtladı… 16 Nisan'da yapılacak referandum için Cumhuriyeti ve ülkesini seven herkesin gece gündüz, yağmur çamur, rüzgar, sıcak soğum demeden çalışması gerektiğini anlattı. Tabi bunları anlatırken, kendisi de yeri geldi yağmurdan ıslanmış vaziyette 'HAYIR'ı anlatarak örnek oldu.. Bu arada, gönüllü gençler de, daha önce asılan ve zarar gören pankartların yerine köy yollarına, köylere yeniden 'HAYIR' pankartlırı astılar…
*
Acılardan "Yes be Annem"e
Kıbrıs Türk, Rum mezalimi altında inim inim inlemişti.. Gün oldu, büyük katliamlara uğradı.. Gün oldu, evini barkını terk edip, "Kuzey"e doğru yola düştüler.. Aç bilaç, susuz, çadırlarda yaşama tutunmaya çalıştılar.. Bu yolculuklarda bile, kimi Rum çetecileri tarfından katledildiler, kurtulanlar "Kuzey'e ulaştılar.. "Kzey'e geldikleirnde ilk yaptıkları şey Türk Bayrağını ve Atatürk büstlerini öpmek olmuştu.. Sonra, gün oldu devran döndü…
Başka ülkelerden esen rüzgarlar, Rum mezaliminin mağdurlarının torunlarına iki seçenek sundu: "Ya dedeleriniz katilleri Rumlarla birlikte yaşamaya evet diyecek, ya da hayır deyip izole yaşam süreceksiniz." Kıbrıs Türk'ünün büyük bölümü, medyadan da pompalanan iyimser havanın etkisiyle "Yes be Annem" demişlerdi.. Türk tarafındaki sandıklardan "yes", Rum tarafından "hayır" çıkmıştı.. Şimdi, yine estirilen "kardeşlik rüzgarıyla" dün "yes be annem" diyenlerin bir kısmı sınırların kalkması ve Kıbrıs'ın iki tarafının tek devlet altında birleşmesini istiyorlarmış..
Bizimkiler onu istiyor ama Rumlar birleşme değil işgali dayatıyor.. Avrupa, "canım işgal de, birleşme de aynı. Birlik olacaksınız" diyerek Türklerin sırtını okşuyor.. Yes be annem diyenler, Küçük Kaymaklı'da Rumlarca evlerinin yakılması sonrası Hamitköyde kurulan çadırlarda Kıbrıs Türkünün yaşam savaşını… 974 Ağrotur üs komutanı evi önünde Kıbrıs Türklerinin 'Kuzey'e geçiş için gösteri yaptığı anını… Karaağaç göçmenlerinin kuzeye dönüşü ve sevinç gözyaşları ile Türk askerini, Mücahitleri ve Atatürk büstüne sarılıp yaşadıkları anı… Magusa'da, Limasol'da, Larnaka'da yartıkları toplu katliamları, bir kez daha hatırlasınlar.. Hatırlasınlar ki, Enosis'in "Yes be annem" tuzağına bir kez daha düşmesinler..
Kıbrıs Türkü'nün, en azından bir bölümünün dedelerinin nenelerinin çektiği zulümü unutup, Rum'un barış güvercini olduğunu düşünmeye başlayarak bir kez daha "yes be annem" demenin toplu katilamlara davetiye çıkarmak olduğunu unutmasınlar...