"Bizim kapı dost kapısı,
Girene canımız kurban.
Selam muhabbet tapusu,
Verene canımız kurban."
Her kurban bayramı arifesinde üstat Abdurrahim Karakoç’un bu muhteşem mısraları dolanıverir dilime…
Kurban; kelime manası olarak yaklaşmak/yakınlaşmak anlamına gelir. Ne kadar yakın olacağınız da nelerden vazgeçeceğinize bağlı olarak değişir.
Örneğin; İbrahim Peygamber (AS). Dünyada en kıymetlisi olan oğlunu En Değerli varlığı, dostu olan Rabbi için feda etmekten bir an bile imtina etmedi.
Öyle değil ya, haydi diyelim ki can, İbrahim’in değildi. Vazgeçmek kolaydı. Ya! İsmail’e ne demeli? Aşk olsun İsmail’e…
Nasıl da serdengeçti, hiç düşünmeden? Nasıl da boyun eğdi En Sevgili için?
Öyle değil ya, haydi İsmail, babasının kendisine kıyamayacağını düşündü de boynunu uzatıverdi bıçağa… Ya! Hacer’e ne demeli?
Özünden bir parçayı, canının diğer yarısı Allah’a kurban edeceğini söyledi de tek kelime etmedi. Yüreği yangın yeri olsa da dili lal, gönlü hilaldi.
İşte bu yüzden gülistan oldu ya har alanı.
İçinizi yakan bir derdiniz, kimselere diyemediğiniz bir sırrınız mı var?
O zaman siz de Yusuf’unu (AS) kaybeden Yakup (AS) gibi yapacaksınız. Elinizin tersiyle itip dünyalıkları; "Ben sıkıntımı, keder ve hüznümü sadece Allah'a arz ediyorum" diyeceksiniz.
Ancak o vakit içinizi yakan ateşler size ferahlık veren bir güle döner.
Ancak o vakit onlarca kilometre uzaktan alırsınız sevdiğinizin kokusunu.
Ancak o vakit adınız Halilullah’a çıkar.
Ancak o vakit terli gömleği yuyarsanız gözünüze de yeniden ışığa ram olursunuz.
Herkesin vazgeçebileceği şeylerden vazgeçtiğinizde herkesten ne farkınız kalır ki?
Kim/ne sizin İsmail’iniz?
Allah kabul etsin. Hani gücünüz yettikçe her sene kan akıtıyor ve İsmail’inizin yerine koyuyorsunuz ya bir hayvancağızı…
Sanıyor musunuz ne eti, ne kanı ulaşıyor Allah’a?
Allah’a ulaşan sizin samimiyetiniz. Geri kalan bir etle deri, bir hayvan leşi…
İşte önünüzde bir fırsat.
Gelin bir test edin kendinizi?
Sizin neyiniz var En Sevgili’ye kurban edecek?
Candan geçmek de kolaydır bazen. Canandan vazgeçecek cesaretiniz var mı?
Anadan, babadan, evlattan vazgeçecek kadar yürekli misiniz?
Ateşleri güle çevirecek sevginiz, yüreğinizdeki putları kıracak baltanız, o baltayı sizi yanlışa götüren her şeye savuracak cesaretiniz varsa, bu bayram sizin bayramınız.
Mübarek olsun.