"Toprağına adam eksen biter" lafını birileri bolluk ve bereket olarak anlamamış olacak ki bitirmek için ant içmiş Çukurova’nın bütün güzelliklerini.
Elimizi nereye atsak oradan pis kokular geliyor.
Kamu kurumlarına bakın, özel kurumlara bakın, şirketlere bakın hepsi aynı.
Seçilmişleri biraz takip edin, atanmışları izleyin, iş adamlarına bakın hepsi aynı.
Yemin etmişler bu güzel şehri el birliği ile bitirmeye.
Yahu çok değil. Daha 30 yıl önce bu şehir için özel filmler yapılıyordu.
Ülkenin en büyük ticari firmaları buradaydı.
Buraya atanan bir bürokratın bir sonraki durağı mutlaka Ankara, İstanbul gibi şehirlerdi.
Ne oldu şimdi?
Koca bir yalan.
İlk taşı da en çok günahı olan attı.
Gözümüzün içine baka baka kocaman yalanlar söyledi.
Korkutarak oy topladı. Bir dönem ucuz ekmek ile bir dönem ucuz otobüs ile gittikçe fakirleşen halkın oyunu aldı.
Şehirle özdeşleşmiş her adımında bir emeği olan ailesini adeta kovarcasına kaçırdı kentten.
Kimseden de ses çıkmadı.
Adana’nın bir ilçesi etmeyecek şehirler alıp başını giderken bugün seçilmiş en büyük yerel makamdan "Hakkımız yeniyor" haykırışları gelmeye başladı.
Allah aşkına yapmayın etmeyin. Her şeyin bir kanunu, kuralı var. Bizim Adana özelinde bugün yaptığımız tartışmayı Hatay bile 4 sene önce yaptı. Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş daha çok teşvik almak için şehrin bir alt kümeye düşürülmesini istemişti o dönem. Şimdi bir benzerini biz yapıyoruz.
Geçtiğimiz günlerde seçilmiş gazetecileri davet eden Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar yaptığı açıklamada Adana’nın hakkının yendiğini söyledi. Haberler böyleydi. Üzerini okumadım. Zira Sayın Başkanın bazı konularda Süleyman Demirel gibi; “Dün dündür, bugün bugün" dediğine çok şahit olduk.
Düşünebiliyor musunuz? Bırakın icraatta, hizmette geri kalmayı, itirazda bile geri kalmışız diğer şehirlerden.
Bütün bunlar yaşanırken sanmayın ki atanmış bürokratlar farklı davrandılar. Büyük çoğunluğu; "Aman keyfimiz bozulmasın" diyerek tamamladı süresini. Görmezden geldi birçok şeyi. Gelen ağaydı giden paşa.
Birisi biraz sesini yükseltecek oldu onu da özel hayatıyla vurdular.
İş adamları burada kazandı ama burada harcamadı. Yeni yatırımlarını hep başka yerlerde yaptı. Sonra da tası tarağı toplayıp buradaki yatırımlarını da satıp gitti şehirden.
Bu değildi hak ettiğimiz ama bunu layık gördüler hepimize.
İtiraz etmek şöyle dursun izledik hepimiz.
Adana’da yetişen narenciyeye aklımızın almadığı bedeller ödüyoruz şimdi.
Sanayiyi bitirdik, turizmi bitirdik, turizmi zaten hiç gündemimize alamadık.
Kısır tartışmalarla geçti ömrümüz. En sonunda belki nüfus olarak dördüncü ancak nam olarak bir inci şehri Adana şimdi ekonomik olarak yedinciliğe gerilerken kimsenin adını anmadığı bir kente döndü.
Şehrin ekonomisini ve eğitimini ise hiç katmıyorum bu sıralamaya. Zira eğitimde her halde ellinci sıradayız. Ekonomide ondan kötü değilse iyi de değiliz.
Reva mı bu yaşadıklarımız. Reva mı bize, çocuklarımıza, geleceğimize?
Reva değilse, bu şehir için koymaya çalışmışsak elimizi taşın altına. Bedel ödemişsek eğer iki çift laf edecek hakkımız da vardır elbet.
Helal olmasın bu şehri bu duruma getiren hiç kimseye haklarımız.
Kesinlikle katılıyorum Tebrikler çok güzel konulara değinmişsiniz kaleminize Yüreğinize sağlık yazılarınızın devamını Sabırsızlıkla bekliyoruz