Önce göklere buyurdu Allah; "Bende bir emanet var. Bu emaneti size vereyim mi? Taşıyabilir misiniz?"
İstemedi gök, onca arzına rağmen affını istedi; "Taşıyamam" dedi.
Sonra dağlara yaptı teklifini Allah.
O sert görünümlü uçsuz bucaksız dağlar; "Bu emanet bize fazla. Biz bu yükü taşımakta zorlanırız da tuzla buz oluruz" dedi.
Ardından insana teklif etti emaneti göklerin de dağların da sahibi Rab;
"Ey! İnsanoğlu. Sen de mi almazsın bu emaneti?"
Önce gökyüzüne, sonra yeryüzüne baktı insan. Gözü alamadı göğün de yerin de genişliğini. Düşündü. Nasıl bir sorumluluktu ki bu emanet, göklere ve yerlere sığmıyordu?
Sonra bir daha düşündü. Yokladı kendini.
Sol göğsünün altında küçük bir varlık heyecanla atıldı öne. "Ben varım" dedi. O varsa diğerlerine "Yok" demek yakışmazdı. Kabul etti insan emaneti. "Belâ" dedi tüm vücut aynı anda.
"Aklımla, bilincimle, irademle taşırım ben bu emaneti, ta ki asıl sahibine teslime edene dek."
Yerin ve göğün taşıyamadığı yükü küçücük yüreğe sığdırmak kolay iş değildi. İşte bu yüzden pek azı sözünde durabildi. Onlardan kimi, sözünü yerine getirip o yolda canını verdi. Kimi de sırasını bekliyor.
Onlar hiçbir şekilde sözlerini değiştirmedi. Karlı bir alış verişle sattı bedenini Allah’a.
Çiçek çiçek açtı her biri devam etsin diye kutlu davası.
Kimi bir dağ başında kimi tek kişilik bir zindanda…
Kimi karların altında kalan bedenini kanıyla ısıtarak,
Kimi bir cami avlusunda haykırdı sevdasını;
"Şehadet bir çağrıdır, nesillere çağlara…"
Annesini bıraktı geride, babasını, bakmaya kıyamadığı eşini, koklamaya doyamadığı yavrusunu bıraktı geride kimi.
Kimi koskoca bir çarlığa tek başına kafa tutarken, kimisi sancağı yere düşürmemek için ayakta teslim etti emaneti.
Kimisi küçücük bedeniyle tanıştı ölüm korkusuyla; "Anne! dedi. Çocukları küçük mermilerle vururlar değil mi?"
Bir başkasına elma kokusuyla geldi ölüm. Ve var nefesiyle haykırdı bir diğeri; "Hepinizi Allah’a şikayet edeceğim."
"Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!"
***
Gittikçe yalnızlaşıyordu her varlık birinciliği insana verdiler.
Bir ölüp bin dirilen yüce bir varlıktan kendinden başkasını düşünmeyen aşağılıkların da aşağılığı bir yaratığa dönmek üzereydi insanlık.
Kanlarıyla yeryüzünü sulayan, canlarıyla insanlığı dirilten ve bize yaratılışımızın amacını adeta haykıran tüm şehitler;
Bizler sizlerden razıyız. Rabbim de razı olsun.
Bakalım o şehitlerimiz bizden razı mı Kurtuluş bey?
Eyvallah Üstad. Kalemine, yüreğine sağlık. Şehitler ayına yakışan bir makale kaleme almışsın; Allah razı olsun.