Üzülerek ancak açıklıkla buradan ifade etmem gerekiyor ki, partililerle yaptığım görüşmelerde sayısız kişiden, adeta ağız birliği edilmişçesine duyduğum şey aynı: Bu tavır devam edip seçimlere de bu anlayışla gidildiği takdirde, büyük bir kırılma yaşanması ihtimali dahilinde. Bunun sonucu olarak da, iller ve bölgeler arasında parti seçmeninin sandığa gitmeyerek yönetimi cezalandırma yönünde bir pasif örgütlenme içerisinde olduklarını kayda geçirmeliyim.
Partide görev alan ya da almış kişilerin kendi çevrelerindeki insanları dahi sandığa gitmeye ikna edemediklerini bu kadar açık olarak dillendiriyor olması, bir Cumhuriyet Halk Partili olarak beni çok endişelendirmesinin yanında, sadece Cumhurbaşkanlığı değil Milletvekilliği seçimin sonucunun ne olacağıyla ilgili net bir fikir de veriyor olmalı.
"Nasıl olsa tıpış tıpış oy verecekler." düşüncesi, parti yönetimini büyük hatalara sürüklüyor, iktidara alan açıyor. Taleplerine kulak tıkanmasından bıkan muhalif seçmen, açılan bu alanda istediği gibi at koşturan iktidarın kaşıdığı ve işine gelen bir hayal kırıklığı içinde sandıktan umudunu kesecek hale gelmiş durumda. Bu kadar amatör bir siyaseti (bilinçli yapılmıyorsa) nasıl tanımlamak gerekir, gerçekten bilemiyorum.
Hadi Cumhuriyet Halk Partililer umursanmıyor, zira parti yönetimi üzerinde herhangi bir etkileri yok. (Sırf bu cümle bile demokratik bir ülkede anlatılabilecek en kısa fıkradır bence.) Ancak partililerin tepkisinin dışında, sosyal medyayı ve fısıltı gazetesini takip edenler de muhalif seçmenin yaşadığı hissiyatı görmekte hiç zorlanmayacaktır.
Benim partililerden sürekli olarak duyduğum şeyler subjektif diyelim... Bu kadar bilimden teknolojiden bahsedip de bunların seçmen hakkında bize söylediklerini de yekün olarak gözardı etmenin sandıkta sonuçları olacağını görmek için bir siyaset dahisi olmaya gerek yok...
Tabii pek inanmak istemediğim, CHP içerisindeki bazı gruplar için 2023 seçimlerini kazanmanın ikinci derece öneme sahip olması ihtimali. Bu endişeyi besleyen emarelerin giderek artması, bunun yaratacağı sonuçların partinin ve ülkenin geleceğini karartacağı korkusuna dönüşüyor ve giderek de yayılıyor. Bunun gerçek olma ihtimalini göz ardı etmeden, daha önce verdiğim bir mesajı tekrar etmek istiyorum:
CHP yönetiminin bu seçimi kaybetme lüksü yok. Bu seçim kaybedildiği takdirde, her şey bu kadar açıkça ortadayken, hiç kimsenin partinin ve konforlu bir muhalefetin 'imkanlarından' faydalanmaya devam etmesi ihtimal dahilinde dahi değil. Kendilerini gördükleri dev aynasının yansıttığı ışıktan gözleri kamaşanlar bu gerçeği görmekte henüz zorlanıyor olabilir, ancak partinin ve tabanın sesine her hafta kulak kabartma şansına erişen birisi olarak bu noktayı ne kadar vurgularsam vurgulayayım yetersiz kalacaktır:
SONUÇ
Dimyat'a pirince giderken elinizdeki bulgurdan olacaksınız. Bu benim temennim veya kişisel bir görüşüm değil; tabanın, seçmenin, sokağın atan nabzının verdiği mesajdır. Kulak kabartanlar bu mesajı duymakta hiç zorlanmayacaktır.
Parti içi mücadeleler her zaman olur, ancak bu mücadeleler seçmenin açık taleplerini gözardı edip iradelerini tahakküm altına alacak noktaya evrildiğinde bunun sonuçları ağır oluyor. Örnekleri çok... Siyaseten farklı figürler baskı altına alınabilir, sindirilebilir, ancak seçmenin iradesini sindirmek mümkün değildir.
Bu hatalardan dönmenin yolları gerek bu sütunda, gerekse de başka yerlerde daha önce defalarca tartışıldığı için tekrarlamaya gerek yok. Yukarıda işaret ettiğim küskün ve umutsuz parti tabanı arasında sandığa gitmeme yönünde yayılan örgütlenmeyi ciddiye almak, benim gözlemlerime göre, gelinen noktada artık kaçınılmaz bir hal almış durumda. Parti içerisinde mücadeleyi imkansız hale getirenlere, sürprizlere hazırlıklı olmalarını tavsiye ederim.
Yapılması gerekenler ise çok açık: Siyasi mühendislik ürünü değil, halkın gerçek gündemini ve gerçek iradesini yansıtan, geniş koalisyonlu bir muhalif cephenin kurulması gerekiyor. Ancak bu yapılabildiği takdirde, yani kırarak, dökerek, ayak kaydırarak, düşmanlık besleyerek değil; ancak gerçek bir toplumsal mutabakat kurularak, söylendiği gibi adayın kimliğinin ikinci derece önemde olacağı bir seçim atmosferi yaratılabilir.
En başta da ifade ettiğim gibi, konuştuğum partililerin, saydığım sebeplerden ötürü parti yönetimine ilişkin pek umudu kalmadığını üzülerek ifade etmem gerekiyor olsa da, bunu burada dillendirmenin, partinin eski bir Milletvekili olarak sorumluluğum dahilinde olduğunu düşündüğüm için bu uyarıyı bir kez daha tekrarlamak isterim. Aksi takdirde bu akıl tutulmasının sonuçlarını hem CHP'liler, hem de ülke olarak hep beraber yaşayacağız... (BİTTİ)