Önerdikleri şey, aynı politikaların 2023 yılına uygun şekilde makyajlanmış halinden fazlası değil...
E tabii ittifak ortakları birbirlerini ve kendi politikalarını eleştiremeyeceklerine göre, kötüye gidişi yalnızca Cumhurbaşkanlığı sistemine bağlayarak ekonomik çöküşü Erdoğan'ın 'şahsının' sırtına sarmaya çalışıyorlar.
Altılı masa mukimlerinden gelen "Bu seçimde adaylar değil rejim oylanacak." ve benzeri anlamlara gelen tüm salvolar aslında aynı, kendi ekonomik politikasına laf söyleyemediği için suçluyu son beş yılın Cumhurbaşkanlığı sisteminde arayan, bizi de buna ikna etmeye çalışan bakış açısının tezahürü. Car carcar o kadar çok konuşuyorlar ki, neredeyse inanacağız!..
Öte yandan Erdoğan, 20 yıllık görev süresinde edindiği engin tecrübeler sonucu, muhalefetin de esiri olduğu "Kurallara dayalı uluslararası düzen"in ne demek olduğunu, nasıl işlediğini ve sürekli yarattığı yoksulluğun kendi iktidarının sonunu da hazırladığını görerek ona göre tavır almaya devam ediyor. Ne pahasına olursa olsun dışarıdan sıcak para bulabildiği ve büyüme yaratabildiği sürece, muhalefeti de nispeten kontrol altında tutabildiği takdirde kazanacağını biliyor.
İşte Erdoğan'ın çıkardığı bu derslerle son beş yıldan bu yana, adına serbest piyasa da denen bu neoliberal kıskaçtan (şimdilik köprüleri yakmadan), kendisinin de oluşumunda etkisinin olduğu yeni dengelere gebe bölgesel ve uluslararası konjonktürü kullanarak çıkmaya ve iktidarının ömrünü uzatmaya çalıştığına (ve başarılı olduğuna) tanıklık ediyoruz.
Adaysız, siyasetsiz, tabansız olan tarafın (başka bir şey vaat edemediği için) parlamenter sistem vaat ettiği, diğer tarafın ise EYT'lisi, asgari ücretlisi, memuru, emeklisi derken bulabildiği herkese para saçtığı (henüz saçmadıklarına da saçacağını görmek zor değil), ucuz kredi dağıttığı, yani artık çözdüğü (gençlerin diliyle bug'ını bulduğu) bu sistemin tüm imkânlarını kullandığı bu seçimde kimin kazanacağını tahmin etmek de pek zor değil ama neyse, biz keman çalmaya devam edelim...
Velhasılıkelam; Mesut'u ve Çinko'suyla kedisi, köpeği, tavuğu, davarı, kargası, güvercini, eşeği, sıpası, katırı; tek tırnaklısı, çift tırnaklısı, kanatlısı, kanatsızıyla evde, ahırda, doğada yaşayan bütün canlılar sonunda kendileri için neyin iyi neyin kötü sonuçlar doğuracağını öğrenip tecrübe edebiliyorlar...
Bu birbirinin tıpkısı siyaset ve siyasetçilerin de bu haramiler düzenini korumak için yapamayacakları iki yüzlülük, söyleyemeyecekleri yalan ve içine girmeyecekleri kılık olmadığı da defalarca kanıtlandığına ve her defasında kazığı yiyen de vatandaş olduğuna göre... Öğrenme işleminde sıra necip milletimize geldiğinde, neden her defasında başa dönecek şekilde aynı sonucu veren kararları veriyoruz, bu ahmaklığın önüne neden geçemiyoruz, bizi buna zorlayanları neden alaşağı edemiyoruz?
Benim başımın derdi de bu, sevgili okur... (BİTTİ)