Eski Belediye Başkanlarından Aytaç Durak’ın
kendisinin bile tutamadığını bildiğim, “Dürüst olmak
esastır, önemli olan yetkiliyken dürüst kalabilmektir”
sözünü hatırlayanlar olacaktır.
Bu söz ahlaki bir standardı tarif eder.
Bu sözün muhataplarını şu anda koltukta oturan
belediye başkanları, meclis üyeleri ve her dönem
hangi parti, hangi başkan olursa olsun koltuğunu
koruyan bürokratlar olarak kabul edecek olursak,
‘RTÜK arsası’ meselesi buna çarpıcı bir örnek.
Şehrin merkezinde 3.300 metre karelik kamuya
tahsisli bir alanın nev’inin değiştirilerek hastane
yerine çevrilme meselesinin yasal ve mevzuata
uygun olabilir. Ben bunu bilemiyorum ama mesele
de bu değil zaten. Bu kararın alınmasında rüşvet
ilişkisi olduğunu ne belediye yönetimi ne de meclis
üyelerine yakıştıramam. En azından şimdilik ortaya
koyulamadı.
Ama, bunu yapan, kabul eden ve onaylayanın,
kamu yararına tahsisli bir arazinin imarını bir tek kişinin
çıkarı için, milyonlarca hemşerimizin soluyacağı
havayı daha da kirletecek, trafik çilesini daha da arttıracak
şekilde değiştirmek için esaslı bir sebepleri
olsa gerek.
Bunu savunan parti gurup başkan vekilleri, oy
veren veya sessiz kalarak kabulünü sağlayan meclis
üyeleri, onaylayan belediye başkanı ve ‘ben halkın
çıkarına aykırı bir kararı imzalamam’ diyerek geri
göndermediyse sayın vali, bu sebebi Adanalılara
açıklamaya borçlular.
‘Nasıl olsa diğerleri gibi bir süre sonra unutulur’
diye düşünüyor olabilirler. Ama bilmeliler ki kulaklarının
üstüne yatıp, halkın bu konudaki hassasiyetini
görmezden gelerek yok saymak, ortaya atılan iddiaları
güçlendirmekten öte bir şeye yaramaz.
Konunun yasal prosedürler tamamlandıktan
sonra İMO tarafından mahkemeye taşınacak olması
hala bir umut ışığı olduğunu gösterse de, bu olay,
şehri yönetenler için pusulası vicdan ve dürüstlüğü
gösteren bir sınav.
Her sınavın bir sonucu, her sonucun da matematikte
olduğu gibi bir sağlaması vardır.
Bu olaydaki sağlama, benim de üyesi olduğum
CHP’nin Genel Başkanı Sayın Kemal
Kılıçdaroğlu’nun “ Belediyeleri rant dağıtma merkezi
olmaktan çıkarmalıyız” sözleridir.
Dolayısıyla, CHP ambleminin altında seçilmiş
başta büyükşehir belediyesi olmak üzere şehrin
yönetici sınıfı, kendilerine ‘haksızlık yapmayan, işini
bilen, namuslu, dürüst, onurlu’ yönetici denmesini
hak ettiklerini düşünüyorlar ise bu rantı neden yarattıklarını
açıklamakla mükellefler.
Güven talep edilmez, ispat edilir.