MHP’de uzun yıllar sonra gençlik yıllarımızdan beri tanıdığım, mücadelelerine tanık olduğum iki dostumuz belediye başkan adaylığı için kolları sıvadı..
Kadir Akgöllü ve Faruk Kuş..
Kadir Akgöllü, 1970’li yıllardan beri tanıdığım, yaşamını Ülkücü Hareket uğruna harcamış, Mamak zindanlarından çıkıp gelen bir arkadaşım..
İstanbul Teknik Üniversitesi mezunun inşaat mühendisi olarak Adana’nın ilçeleri dahil bir çok il ve ilçede alt yapı çalışmaları yapmıştı..
Siyasal çizgisinde de hiç kırık, U dönüşleri, Z zigzagları hiç olmadı. Her zaman ülkücü, her zaman Türk milliyetçisi, her koşulda MHP’li kaldı..
Şimdi MHP’den Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığına talip..
Adaylık başvurusunu Ankara’da Genel Merkez’e teslim ettiğini öğrendim..
Çok da mutlu oldum..
Siyasi çizgisinde hiç kırık olmayan bir başka arkadşımız Faruk Kuş ise Kurtuluş mücadelesinin ayrıcalıklı bir yere sahip olan Pozantı ilçemizin Belediye Başkanlığına aday..
Hiç düşünmediği bir dönemde, MHP tabanından gelen isteklere kayıtsız kalmayarak, MHP’den Pozantı Belediye Başkan Aday Adayı oldu..
Başvurusunu MHP Genel Merkezine teslim etti..
1970’lerde bu yana ülkücü kalmayı başaran, hayatlarının hiç bir döneminde Fetö’ye, İP’e, ANAP’a, DYP’ye selam çakmayan vefalı ülkücü dostlarımın hedeflerine ulaşmalarını, MHP’lilere ve tüm Adana halkın hizmet, eş dost belediyeciliği yerine “Milliyetçi Belediyecilik” nasıl oluyormuş herkese gösterme fırsatı yakalamalarının diliyorum..
Şimdiden biliyorum ki, halkımız yetki verirse, yönettikleri belediyelerde 37 tane Kuş ya da Akgöllü soyadlı çalışan olmayacak..
Adama iş değil, işe adam alacaklar…
Yolları açık olsun…
Bir yalanı çürüten fotoğraf
Adana’dan son olarak Mersin’e kaçırılmak için gün sayılan Adana Havalimanı’nın kapatılması için artık günler sayılıyor..
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’na göre, Adana Havalimanı’nı öldürecek olan Çukurova Bölgesel Havalimanı Ocak ayında açılacak..
Adana Havalimanı’nı kapatıp, Mersin’e yeni bir havalimanı yapılması için ortaya atlıan gerekçelerin başında, büyük uçakların inip kalkamadığı yalanı olmuştu..
Yalan diyorum, çünkü bu gerekçenin yalan olduğunu kanıtlayan çok uçak inmişti Adana Havalimanı’na..
Bunlardan birisi de, dünyanın en büyük uçaklarından Rusların Antonov An-225 idi.
Antonov An-225’I Adana Havalimanı’na inişinin tanığı olan bu fotoğraf, “büyük uçaklar inip kalkamıyor” gerekçesinin, Adana Havalimanı’nın kapatılması ve Mersin’e taşınması için uydurulan yalanlardan biri olduğunu, hem de büyük bir yalan olduğunu gözler önüne seriyor..
Adana Havalimanı’nı taşıttıran yalanı ortaya koyan uçağın özelliklerine bir bakalım..
84 metrelik devasa boyu, 88.4 metre kanat açıklığı ve 18.4 metre yüksekliği ile 114 dünya rekoruna imza atan bu muhteşem araç, gerçek bir teknoloji harikası. 285 ton boş ağırlığı, 6 güçlü motoru ve 32 tekerleği ile dikkat çekiyor.
Bu dev uçağı havada tutmanın saatlik maliyeti tam 30.000 dolar ve boş ağırlığı ile 15.400 km menzile sahip. Şili'den Bolivya'ya yapılan 12 kez üst üste gerçekleştirilen buhar jeneratör taşıma uçuşu gibi zorlu görevlerde de başarılı bir şekilde kullanılmış..
Ben bir karar aldım..
Hem 31 mart’ta yapılacak yerel seçimlerde, hem de sonraki genel seçimlerde Adana Havalimanı’nı yeniden açacağına söz veren hangi parti, hangi aday kimse ona oy vereceğm..
Hangi parti, Adana Halvalimanına sahip çukarsa ona oy vereceğim..
Parti taassubu yaparak, Mersin’e yapılan havalimanın Adana’ya hizmet olarak anlatan partilere asla oy vermeyeceğim…
Yaşar Kemal’in ağzından Kürtleşen Türkler
Türkiye’nin doğu ve güneydoğusunda bazı Türk aşiretlerinin Kürtleştiğini biliyoruz..
Hata, bu Kürtleşen Türk topluluklarını bir kısmının, Dadaloğlu’nun meşhur “Kalkı göç eyledi Avşar illeri” türküsünü yaktığı, Osmanlı’nın, Kozan ve çevresindeki Avşar Türklerini zorunlu göçle Diyarbakır, Sivas gibi yerlerde iskana zorladığı insanlar olduğunu da biliyoruz..
Adanamızın yetiştirdiği değerli edebiyat insanı Yaşar Kemal, Diyarbakır çevresine yerleşen Türklerin bir kısmının nasıl asimile olduklarını ve Kürtleştiklerini, 1996 yılında Yeni Yüzyıl gazetedsinde yayımlanan röportajında nasıl anlatıyor:
”Diyarbakır ovasını dolaşırken tuhaf bir olayla karşılaştım :
Diyarbakır'ın Köprü köyünde bir öğretmenle tanıştım.
Öğretmen 1920'lerde.
Balkanlardan göç etmiş,
Köprü köyünü kurmuş, köyünün öğretmeniydi.
Çok güzel Kürtçe konuşuyordu. "Kürt müsün?" diye sordum.
"Yok, göçmenim" dedi. Köye girdik, hep Kürtçe konuşuyorlardı.
Türkçe biliyorlardı da yarım yamalak. 1865 Kozanoğlu başkaldırısında, yenilgiden sonra Türkmenler, dediklerine göre binlerce çadır Diyarbakır'a sürülmüşlerdi. "Nerede bunlar?" diye öğretmene sordum. "Var, dedi, istersen gidelim, bunlar sekiz köy hiç Kürtçe bilmezler." Öğretmenle birlikte Büyük Kadıköyü'ne gittik.
Gerçekten büyük bir köydü.
Köylüler başımıza biriktiler.
Bunlar Avşar Türkmenleriydi.
Ağızları da tıpkı bizim .
Torosların Avşarlarının ağızlarıydı. Sekiz köydüler,
Kürtçe bilip bilmediklerini sordum, bilmiyorlardı.
Başkaldırıdan sonra binlerce Avşar sürülmüştü Diyarbakır'a. "Bize Çukurova'da söylediklerine göre .
Otuz bin çadır gönderilmişti buralara. Haydi, On bin çadır olsun, en aşağı yirmi köy eder, ötekiler nerede?" dedim.
Bir yaşlı adam, "Onların hepsi Kürt oldu" dedi. "Siz niçin olmadınız?" diye sordum. "Bizler Aleviyiz" dedi yaşlı adam. "Ne var bunda?" dedim. "Şu var ki, dedi yaşlı adam, biz Sünni Kürtlerden kız alıp vermeyiz.
Öteki Kürt olan Avşarların hepsi Sünniydi.
Kürtlerden kız alıp verdiler, şimdi sorarsan hiçbirisi Avşar olduğunu söyleyemez,
Türkçe de bilmezler.
"Bize söylediklerine göre Sünni Avşarlar büyük çoğunlukmuş, belki bizim on mislimiz kadar" dedi. Ve sekiz Avşar köyünü öğretmenle dolaştık.
Birkaç Avşar ağıdı derledim oralardan.
Tıpkı Toros Avşarlarının ağıtlarıydı.
Kaynak:
YaşarKemal'in 1996 senesinde Yeni Yüzyıl gazetesinde yayımlanan röportajı.
Feke için şükrü ışık en uygun aday